92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Coşkunluk
1. Yürüdükçe gönlündeki cuşiş artıyor.
1. Yürüdükçe gönlündeki cuşiş artıyor.
Lisan : Farsça cūşiş
Telaffuz : cu:şiş
1. isim , isim , isim , isim , Acı biber, kırmızıbiber
Lisan : Bulgarca
Telaffuz : çu'şka
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Coşkunluk
1. İçeriye hatıraların cuşuhuruşuyla girerdim.
1. İçeriye hatıraların cuşuhuruşuyla girerdim.
Lisan : Farsça cūş + ḫurūş
Telaffuz : cu:şuhuru:şu
bir çuval dolusu
1. isim , isim , isim , isim , Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba
1. Sonra getirdikleri çuvalı açtılar, peksimetleri, tütünü ve öteberiyi çıkartıp raflara koydular.
1. Sonra getirdikleri çuvalı açtılar, peksimetleri, tütünü ve öteberiyi çıkartıp raflara koydular.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu torbanın alabileceği miktarda olan
1. Yanımızda, ne olur ne olmaz diye alınmış yarım çuval peksimet vardı.
1. Yanımızda, ne olur ne olmaz diye alınmış yarım çuval peksimet vardı.
Lisan : Farsça cuvāl
1. isim , isim , isim , isim , Çuval yapan veya satan kimse
2. Tarım işlerinde ürünü çuvallara dolduran kimse
1. isim , isim , isim , isim , Çuval vb. dokumalar dikmekte kullanılan, ucu yassı ve eğri, büyük iğne
1. Ağızlarını çuvaldıza geçirilmiş yerli kınnapla diktiniz mi, bırakınız yuvarlansın.
1. Ağızlarını çuvaldıza geçirilmiş yerli kınnapla diktiniz mi, bırakınız yuvarlansın.
Lisan : Farsça cuvāl-dūz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çuvala doldurmak
2. argo , argo , argo , argo , Başaramamak
1. -i , -i , -i , -i , Çuvallatma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Çuvallatma becerisi bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Çuvallama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Çuvallamaya gücü yetmek