92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : da'day
1. isim , isim , isim , isim , Evlerde çocuğa bakan kimse, daye
1. Çocuk iken arife gecesi validemiz, dadılarımız bizi erken yatmaya mecbur ederlerdi.
1. Çocuk iken arife gecesi validemiz, dadılarımız bizi erken yatmaya mecbur ederlerdi.
Lisan : Farsça dādū
1. çocuk bakıcılığını üstlenmek
1. Yaşlanınca torunlarına dadı olmuş bütün kadınların öçlerini almak istiyor gibiydi.
1. Yaşlanınca torunlarına dadı olmuş bütün kadınların öçlerini almak istiyor gibiydi.
1. çocuk bakıcılığı ile uğraşmak
1. Elli yaşlarında bir adam, konaklarda dadılık eden bir kadının erkeğidir.
1. Elli yaşlarında bir adam, konaklarda dadılık eden bir kadının erkeğidir.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , üzerine sorumluluk almak, göz kulak olmak, sahip çıkmak, sahiplenmek
dağ adamı, dağ alası, dağ anası, dağ armudu, dağ aslanı, dağ ayısı, dağbaşı, dağ başı, dağ bayır, dağ bilimi, dağ birliği, dağ çamı, dağ çayı, dağ çayırı, dağ çileği, dağ dalak otu, dağ elması, dağ eriği, dağ eteği, dağ evi, dağ gölü, dağ havası, dağ iklimi, dağ isketesi, dağ ispinozu, dağ kavağı, dağ keçisi, dağ kestanesi, dağ kırlangıcı, dağ kolu, dağ köyü, dağ lalesi, dağ merası, dağ nanesi, dağ oluşu, dağ otlağı, dağ reyhanı, dağ serçesi, dağ servisi, dağ sıçanı, dağ taş, dağ tavuğu, dağ topu, dağdan inme, dağlar anası, sıradağ, yanardağ, buz dağı, Hüt Dağı, Kafdağı
1. isim , isim , isim , isim , Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümü
gözdağı
1. isim , isim , isim , isim , Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan
2. İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Büyük üzüntü, acı
Lisan : Farsça dāġ
1. çok büyük, çok iri, çok güçlü
1. Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden / Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin
1. Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden / Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin
2. pek çok
1. Önüne bırakılmış dosyalar dağ gibiydi.
1. Önüne bırakılmış dosyalar dağ gibiydi.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kaba saba, görgüsüz kimse, dağdan inme
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Eti kırmızı bir tür küçük alabalık (Salmo alpinus)
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çok iri kadın, dağlar anası
1. `yaşasın da uzakta olsun` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ahlat (I)
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Puma
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Dağlarda yaşayan yabani ve tehlikeli ayı cinsi
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Şehir yaşayışına alışmamış çok kaba kimse
1. isim , isim , isim , isim , Dağın zirvesi, doruğu
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Issız yer
1. Dağ başında gece yarısı beni kim görmek isteyebilir?
1. Dağ başında gece yarısı beni kim görmek isteyebilir?
1. `yapacağın iyi bir işi, sonunu hesaplamadan yapma` anlamında kullanılan bir söz
1. `dağ başında kışın fırtına eksik olmadığı gibi kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz` anlamında kullanılan bir söz
1. `büyük adamların, büyük iş yapanların her zaman üzüntüleri, sıkıntıları vardır` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Yeryüzü biçimlerini genellikle de dağların özelliklerini ve dış görünüşlerini inceleyen bilim, orografya
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Dağ şartlarına göre eğitilmiş askerî birlik