92406 kayıt bulundu.
çeyrek altın, çeyrek final, çeyrek finalist, çeyrek son, ilk çeyrek, son çeyrek, üççeyrek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dörtte bir
2. isim , isim , isim , isim , Çeyrek altın
3. zarf , zarf , zarf , zarf , On beş dakikalık zaman
4. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Alman markı
5. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gümüş mecidiyenin dörtte biri değerinde olan beş kuruş
1. Şehre vardığım zaman, iki gümüş çeyrekten başka param yoktu.
1. Şehre vardığım zaman, iki gümüş çeyrekten başka param yoktu.
Lisan : Farsça çār + yek
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Bir yarışmada ikili eşlemelerle son sekiz takımın oluşturduğu grup veya aşama
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Çeyrek final aşamasına yükselme başarısını gösteren ekip veya kişi
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Koşularda yarı final yarışına katılacak dört kişiyi seçmek üzere sekiz kişi veya dört takımı ayırmak için sekiz takım arasında düzenlenen seçme yarışı
1. -i , -i , -i , -i , Süt çocuklarının kollarını ve bacaklarını çaprazlayarak vücutlarına idman yaptırmak
ceza alanı, ceza atışı, cezaevi, ceza hukuku, ceza reisi, ceza sahası, ceza vuruşu, ağır ceza, nakdî ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır hapis cezası, ağır para cezası, beden cezası, disiplin cezası, hafif hapis cezası, idam cezası, kınama cezası, kürek cezası, ölüm cezası, para cezası, pranga cezası
1. isim , isim , isim , isim , Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım
1. O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum.
1. O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum.
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım
1. Cezasını tamamlayana kadar tek kişilik bir koğuşta kalmış.
1. Cezasını tamamlayana kadar tek kişilik bir koğuşta kalmış.
Lisan : Arapça cezāʾ
Telaffuz : ceza:
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbolda ve hentbolda bir oyuncunun bilerek yaptığı kural dışı davranışın penaltı ile cezalandırıldığı veya kalecinin topu elle tutmasına izin verildiği alan, penaltı alanı, ceza sahası, penaltı sahası, onsekiz
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbol ve hentbolda ceza alanı dışında yapılan kural dışı bir hareket sebebiyle yapılan atış, ceza vuruşu
2. Futbol ve hentbolda ceza alanı içinde yapılan kural dışı bir hareket sebebiyle yalnız kalecinin koruduğu kaleye ortadan ve tam karşıdan yapılan atış, penaltı
1. hapiste yatmak
1. Hırsızlıktan üç ay ceza çekti.
1. Hırsızlıktan üç ay ceza çekti.
2. manevi bakımdan işlenen suçun ağırlığını çekip sıkıntı ve üzüntü içinde kalmak
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Suç kapsamı içine giren eylemler ile bunlara uygulanacak cezaları inceleyen hukuk dalı
yarı açık cezaevi
1. isim , isim , isim , isim , Hükümlülerin içinde tutuldukları yapı, hapishane, mahpus, mahpushane, mapus, dam, kodes, mahbes
Telaffuz : ceza'evi
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Ceza ile ilgili, cezaya ilişkin, cezaya dayanan
1. Bu cezai salahiyet hangi kanunla tespit edilmiştir, bilmiyorum.
1. Bu cezai salahiyet hangi kanunla tespit edilmiştir, bilmiyorum.
Lisan : Arapça cezāʾī
Telaffuz : ceza:i:
1. -i , -i , -i , -i , Cezalandırma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Cezalandırmaya gücü yetmek