Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
cezalandırılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezalandırılabilmek işi


cezalandırılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cezalandırılma ihtimali veya imkânı bulunmak


cezalandırılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezalandırılma işi


cezalandırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezalandırılmak işi


cezalandırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cezaya çarptırılmak, ceza verilmek, tecziye edilmek

Örnek:

1. Hatalar bağışlanacak, kasıtlar şiddetle ve derhâl cezalandırılacaktır.

1. Hatalar bağışlanacak, kasıtlar şiddetle ve derhâl cezalandırılacaktır.


cezalandırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezalandırma işi


cezalandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezalandırmak işi


cezalandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir kimseye veya varlığa ceza vermek

Örnek:

1. Meğer bizim Abdullah ve kardeşi et çalan bir kediyi cezalandırmak istemişler.

1. Meğer bizim Abdullah ve kardeşi et çalan bir kediyi cezalandırmak istemişler.


cezalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezalanmak işi


cezalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cezaya çarpılmak

Örnek:

1. Yanlış ve mantıksız hareketim bu surette cezalanmalı!

1. Yanlış ve mantıksız hareketim bu surette cezalanmalı!


cezalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Cezalandırılmış (kimse)


cezasını bulmak
Anlamı:

1. hak ettiği kötü sona uğramak

Örnek:

1. Hasretten lime lime olmuş zavallı kalbinle oynayanlar cezalarını buldular.

1. Hasretten lime lime olmuş zavallı kalbinle oynayanlar cezalarını buldular.


cezasını çekmek
Anlamı:

1. yaptığı bir kusur veya tedbirsizliğin zararına uğramak

Örnek:

1. Bu haylazlığının cezasını çeker.

1. Bu haylazlığının cezasını çeker.

2. hükmedilen cezayı bitirmek


cezasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Cezaya çarptırılmamış, cezalandırılmamış


cezasızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Cezasız bir biçimde


Telaffuz : cezası'zca

cezasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezasız olma durumu


cezaya çarptırmak
Anlamı:

1. cezalandırmak

Örnek:

1. Seni yalana tövbe ettirecek bir cezaya çarptırmalıyım.

1. Seni yalana tövbe ettirecek bir cezaya çarptırmalıyım.


Cezayir menekşesi
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taç yaprakları olan bir bitki (Vinca)


Telaffuz : ceza:yir menekşesi

Cezayirli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezayir halkından veya bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet

Telaffuz : ceza:yirli

cezbe
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme durumu

Örnek:

1. İsmet Paşa'yı birer serdengeçti cezbesiyle savunanlar arasında ben de vardım.

1. İsmet Paşa'yı birer serdengeçti cezbesiyle savunanlar arasında ben de vardım.


Lisan : Arapça ceẕbe

cezbediş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezbetme işi


cezbelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezbelenmek durumu


cezbelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , Cezbeye tutulmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek

Örnek:

1. Hırıltıdan cezbelenen cins köpek gibi artık kendini tutamayarak o da Nükhet'e saldırdı.

1. Hırıltıdan cezbelenen cins köpek gibi artık kendini tutamayarak o da Nükhet'e saldırdı.


cezbeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Cezbesi olan

Örnek:

1. Dünyanın bir ucundan cezbeli, keramet ve sır sahibi bir derviş çıkageliyor.

1. Dünyanın bir ucundan cezbeli, keramet ve sır sahibi bir derviş çıkageliyor.


cezbesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Cezbesi olmayan