92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cezalandırılma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cezaya çarptırılmak, ceza verilmek, tecziye edilmek
1. Hatalar bağışlanacak, kasıtlar şiddetle ve derhâl cezalandırılacaktır.
1. Hatalar bağışlanacak, kasıtlar şiddetle ve derhâl cezalandırılacaktır.
1. -i , -i , -i , -i , Bir kimseye veya varlığa ceza vermek
1. Meğer bizim Abdullah ve kardeşi et çalan bir kediyi cezalandırmak istemişler.
1. Meğer bizim Abdullah ve kardeşi et çalan bir kediyi cezalandırmak istemişler.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cezaya çarpılmak
1. Yanlış ve mantıksız hareketim bu surette cezalanmalı!
1. Yanlış ve mantıksız hareketim bu surette cezalanmalı!
1. hak ettiği kötü sona uğramak
1. Hasretten lime lime olmuş zavallı kalbinle oynayanlar cezalarını buldular.
1. Hasretten lime lime olmuş zavallı kalbinle oynayanlar cezalarını buldular.
1. yaptığı bir kusur veya tedbirsizliğin zararına uğramak
1. Bu haylazlığının cezasını çeker.
1. Bu haylazlığının cezasını çeker.
2. hükmedilen cezayı bitirmek
1. cezalandırmak
1. Seni yalana tövbe ettirecek bir cezaya çarptırmalıyım.
1. Seni yalana tövbe ettirecek bir cezaya çarptırmalıyım.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taç yaprakları olan bir bitki (Vinca)
Telaffuz : ceza:yir menekşesi
1. isim , isim , isim , isim , Cezayir halkından veya bu halkın soyundan olan kimse
Özel: Evet
Telaffuz : ceza:yirli
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme durumu
1. İsmet Paşa'yı birer serdengeçti cezbesiyle savunanlar arasında ben de vardım.
1. İsmet Paşa'yı birer serdengeçti cezbesiyle savunanlar arasında ben de vardım.
Lisan : Arapça ceẕbe
1. nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , Cezbeye tutulmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek
1. Hırıltıdan cezbelenen cins köpek gibi artık kendini tutamayarak o da Nükhet'e saldırdı.
1. Hırıltıdan cezbelenen cins köpek gibi artık kendini tutamayarak o da Nükhet'e saldırdı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Cezbesi olan
1. Dünyanın bir ucundan cezbeli, keramet ve sır sahibi bir derviş çıkageliyor.
1. Dünyanın bir ucundan cezbeli, keramet ve sır sahibi bir derviş çıkageliyor.