92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Bilgisayarda makine dili komutlarının sembollerle kaydedildiği alçak düzeyli programlama dili
çevirim senaryosu, yazı çevirimi
1. isim , isim , isim , isim , Çevirme işi
2. sinema , sinema , sinema , sinema , Sinema filmi elde etmek üzere alıcının çalıştırılması, duyar katın üzerinde gizli görüntülerin belirmesi
1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Çekim senaryosu
çevirme ağı
1. isim , isim , isim , isim , Çevirmek işi, tedvir
1. Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar.
1. Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar.
2. Kuzu, oğlak vb. hayvanların şişte, kor üzerinde çevrilerek pişirilmişi
1. Değirmende, daha sabahtan gönderilip hazırlanan yağlı bir oğlak çevirmesini tam kıvamında buldular.
1. Değirmende, daha sabahtan gönderilip hazırlanan yağlı bir oğlak çevirmesini tam kıvamında buldular.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çevrilmiş, tercüme edilmiş
1. Fransızcadan çevirme bir eser.
1. Fransızcadan çevirme bir eser.
4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Dikenlerden, ağaç dallarından yapılmış duvar
1. Evlerinin önü yüksek çevirme / Kadir Mevla'm bugünlük de ayırma
1. Evlerinin önü yüksek çevirme / Kadir Mevla'm bugünlük de ayırma
5. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Uzaktan dolaşıp düşmanın yan gerilerine düşerek onu istemediği bir durumda dövüşmek zorunda bırakma, sarma, muhasara
6. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir müzik parçasındaki aralığın veya bir cümle parçasının tiz sesini pese, pes sesini tize dönüştürmek işi
1. isim , isim , isim , isim , Balık sürülerinin önce çevrelerinin sarılması, sonra ağın altının kapatılması yoluyla kaçmalarını önleyerek avlamayı sağlayan bir ağ türü
çevir sesi, çevir sinyali, evire çevire
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin yönünü değiştirmek
1. Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi.
1. Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi.
2. Öteki yüzünü görünür duruma getirmek
1. Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu.
1. Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu.
3. Döndürerek hareket ettirmek
1. Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi.
1. Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi.
4. Yönetmek, idare etmek
1. Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor.
1. Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor.
5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Durdurmak
1. Taksi çevirmek.
1. Taksi çevirmek.
6. Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek
1. Arkadaşı bizi çevirip evine götürdü.
1. Arkadaşı bizi çevirip evine götürdü.
7. Geri göndermek
1. Kendisine yollanan parayı çevirmiş.
1. Kendisine yollanan parayı çevirmiş.
8. Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek
9. Çevrilemek, tevil etmek
1. Sözü işine geldiği gibi çevirdi.
1. Sözü işine geldiği gibi çevirdi.
10. -den , -den , -den , -den , Çeviri yapmak
1. Romanlar, hikâyeler yazar; yahut Fransızcadan çevirirmiş.
1. Romanlar, hikâyeler yazar; yahut Fransızcadan çevirirmiş.
11. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak
1. Bağı duvarla çevirmek.
1. Bağı duvarla çevirmek.
12. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek
1. Evlerini otele çevirdiler.
1. Evlerini otele çevirdiler.
13. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Bir durumdan başka duruma geçmek
14. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kâğıt oyunu oynamak
15. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İşlemek, yapmak
1. Yine ne işler çeviriyorsun bakayım.
1. Yine ne işler çeviriyorsun bakayım.
1. isim , isim , isim , isim , Konuşmayı bir dilden başka bir dile çeviren kimse, çevirici, dilmaç, tercüman, dragoman
2. Herhangi bir metni bir dilden başka bir dile çeviren kimse, çevirici, dilmaç, mütercim
1. Çevirmen, güncel çalışmaları nedeniyle bu romandan sık sık uzaklaşmak durumunda kalıyordu.
1. Çevirmen, güncel çalışmaları nedeniyle bu romandan sık sık uzaklaşmak durumunda kalıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Çevirmenin yaptığı iş, çeviricilik, dilmaçlık, tercümanlık, mütercimlik
1. Ortaklarım, çevirmenlik, olmazsa yazarlık görevini de benim üstlenmemi uygun bulmuşlardı.
1. Ortaklarım, çevirmenlik, olmazsa yazarlık görevini de benim üstlenmemi uygun bulmuşlardı.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çevirtme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çevirtilme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çevirme işi yaptırmak
1. Her şey bütün bağlantılarıyla anlaşılmadan o tek tümceyi çevirtmek istemiyordu.
1. Her şey bütün bağlantılarıyla anlaşılmadan o tek tümceyi çevirtmek istemiyordu.
ceviz içi, acı ceviz, çetin ceviz, Hindistan cevizi, kola cevizi, küçük Hindistan cevizi
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu ağacın kerestesinden yapılmış
1. Yedekleri ise ceviz dolabın alt tarafına kaldırılmıştı.
1. Yedekleri ise ceviz dolabın alt tarafına kaldırılmıştı.
3. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bu ağacın dışı kabuklu, içi yağlı ve nişastalı yemişi, koz
1. Cebimdeki paranın yarısını ayırıp avuç avuç ceviz alıyorum, sevinçle dolduruyorum ceplerimi.
1. Cebimdeki paranın yarısını ayırıp avuç avuç ceviz alıyorum, sevinçle dolduruyorum ceplerimi.
Lisan : Arapça cevz
1. isim , isim , isim , isim , Cevizin kabuğu kırıldıktan sonra kalan, yenilebilir iç kısmı
1. yanlış tutum veya davranışta bulunmak, hata yapmak
1. Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı.
1. Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı.