Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
cenkleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cenkleşmek işi

Örnek:

1. Yine deniz harbi ve büyük donanmalar arasında cenkleşme.

1. Yine deniz harbi ve büyük donanmalar arasında cenkleşme.


cenkleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Savaşmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Atışmak, çekişmek, münakaşa etmek

Örnek:

1. Sadrazamın kapısındaki dilsizlerle cenkleşirken yardıma yetişen yavere...

1. Sadrazamın kapısındaki dilsizlerle cenkleşirken yardıma yetişen yavere...


cennet

İlgili Kelimeler:

cennet balığı, cennet biberi, cennet kuşu, cennetmekân, cennet öküzü, cennet taamı, eşek cenneti

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Dinî inanışlara göre imanlı, dünyada iyi işler yapmış kimselerin öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt

Örnek:

1. Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

1. Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer

Örnek:

1. Kitap cenneti.

1. Kitap cenneti.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir şeyin kolayca yapıldığı yer

Örnek:

1. Turizm cenneti.

1. Turizm cenneti.

4. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok güzel, huzur veren (yer)

Örnek:

1. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

1. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?


Lisan : Arapça cennet

cennet balığı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Cennet balığıgillerden, mavi yeşil zemin üzerine bakır rengi çizgili tropikal balık (Macropodus viridiauratus)


cennet balığıgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kemikli balıklar takımının kefaller alt takımına giren bir familya


cennet biberi
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Zencefilgillerden, karabiber tadında bir bitki


cennet gibi
Anlamı:

1. güzel, bakımlı (yer)

Örnek:

1. Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor.

1. Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor.


cennet kuşu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Cennet kuşugillerden, tüyleri güzel renkli bir kuş (Paradisea apoda)

Örnek:

1. Gümüş kafeslerde cennet kuşları ve abanoz tüneklerde papağanlar.

1. Gümüş kafeslerde cennet kuşları ve abanoz tüneklerde papağanlar.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güzel, alımlı kadın

Örnek:

1. İbiş'in odasına cennet kuşları baskın vermişti.

1. İbiş'in odasına cennet kuşları baskın vermişti.

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Çok küçükken ölen çocuk


cennet kuşugiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfının bir familyası


cennet öküzü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüreği temiz ancak budala denecek kadar saf olan kimse


cennet taamı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tadı çok güzel olan yemek veya yiyecek


cennete çevirmek
Anlamı:

1. temiz, bakımlı, güzel bir yer durumuna getirmek


cennete dönmek
Anlamı:

1. güzel, rahat yaşanılır, bakımlı bir yer durumuna gelmek


cennetleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cennetleşmek durumu


cennetleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cennete benzemek

Örnek:

1. İki dolu kadeh daha çekti, dünya cennetleşir gibi oldu.

1. İki dolu kadeh daha çekti, dünya cennetleşir gibi oldu.


cennetlik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öldükten sonra yerinin cennet olacağına inanılan (kimse), cennetmekân

Örnek:

1. Bunu git hocadan sor, elbette benden, senden önce o cennetlik kişinin içine doğmuştur.

1. Bunu git hocadan sor, elbette benden, senden önce o cennetlik kişinin içine doğmuştur.


cennetmekân
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Cennetlik


Lisan : Arapça cennet + mekān

Telaffuz : cenne'tmekâ:nı

çentebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çentebilmek işi


çentebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çentme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çentmeye gücü yetmek

3. Çentme becerisi bulunmak


center
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 merkez


Lisan : İngilizce center

çentik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık

Örnek:

1. Bıçağın ağzında çentik var.

1. Bıçağın ağzında çentik var.

2. Küçük oyuk

Örnek:

1. İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler, yenikler görünüyor.

1. İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler, yenikler görünüyor.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kertikli

Örnek:

1. Çentik bıçakla iş yapılamıyor.

1. Çentik bıçakla iş yapılamıyor.

4. sinema , sinema , sinema , sinema , Basım sırasında basım aletinin diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına yapılan çukurluk


çentik açmak
Anlamı:

1. çentik oluşturmak


çentik atmak
Anlamı:

1. çentiklemek


çentikleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çentiklemek işi


çentiklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyde çentik açmak

2. Bir şeyi ince doğramak