92406 kayıt bulundu.
1. çok konuşmasına sebep olmak
1. Fakat bu inat Emine'nin çenesini açmış; kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken Tevfik'e ağzını açmış, gözünü yummuştu.
1. Fakat bu inat Emine'nin çenesini açmış; kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken Tevfik'e ağzını açmış, gözünü yummuştu.
2. çok konuşmak, gevezelik etmek
1. söz fırsatı vermek
1. Büyük hanım gece erken yatıp kocasının çenesini açtırmamak için şimdi öğle yemeklerinden sonra biraz kestiriyormuş.
1. Büyük hanım gece erken yatıp kocasının çenesini açtırmamak için şimdi öğle yemeklerinden sonra biraz kestiriyormuş.
Ön Takı : (birinin)
1. ölen bir kimsenin çenesi altından geçirilen tülbendi başının üstünde düğümlemek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir kimsenin ölümünü istemek
1. ağzını bıçak açmamak
1. Hiçbirimizin çenesini bıçak açmıyordu.
1. Hiçbirimizin çenesini bıçak açmıyordu.
1. gevezelik etmek, yerli yersiz, sürekli konuşmak
1. Çenesinin bağı çözülmüştü, cıvıldıyor, annesinden, babasından söz açıyordu.
1. Çenesinin bağı çözülmüştü, cıvıldıyor, annesinden, babasından söz açıyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çenesi olmayan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok konuşan
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yerinde ve düzgün konuşmasını bilmeyen
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Açıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk
2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , İstiridye vb. iki çeneli yumuşakçalarda, kolsu ayaklılarda kavkının iki parçasından her biri
bir çenetli, eşit çenetli, iki çenetli, iki çenetliler
1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , İki veya daha çok çenedi bulunan
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Konuşma gücüyle, durmadan konuşup söyleyerek
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Savaşta kahramanlık gösteren
1. Bazı sipahi ağası gibi mağrurdu, kimi cengâver tavırlı ve sakindi.
1. Bazı sipahi ağası gibi mağrurdu, kimi cengâver tavırlı ve sakindi.
2. Savaşçı
1. Cengâver bir ulus.
1. Cengâver bir ulus.
Lisan : Farsça cengāver
Telaffuz : cengâ:ver
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Cengâvere yakışır bir biçimde
Telaffuz : cengâ:ve'rce
1. isim , isim , isim , isim , Otlarla ve sık ağaçlarla örtülü geniş Hindistan ormanı, cangıl
Lisan : Farsça cengel
çengel atış, çengel çeneliler, çengel iğnesi, çengel sakızı
1. isim , isim , isim , isim , Bir yere takılmaya, geçirilmeye yarayan eğri ve ucu sivri demir
1. Alaturka, eski tahta kapısının dışarıdan da içeriden de çengelleri var.
1. Alaturka, eski tahta kapısının dışarıdan da içeriden de çengelleri var.
Lisan : Farsça çengāl
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Basketbolda çembere yan durarak tek elle baş üzerinden geçirilerek atılan şut, hukşat
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çeneleri gaga biçiminde uzamış ve tam kemikleşmemiş balıklar takımı, yapışık çeneliler
1. isim , isim , isim , isim , Çengel biçiminde ilmiklerden oluşan bir işleme türü
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Çengelli iğne