92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Çengelini takmak
1. Duvara çengelliyordu pencerenin panjurlarını.
1. Duvara çengelliyordu pencerenin panjurlarını.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çengel atış yapmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çengel takılmak, çengelle tutturulmak
1. Cam burada da açık, panjurları da iki yana çengellenmiş.
1. Cam burada da açık, panjurları da iki yana çengellenmiş.
çengelli iğne
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çengeli olan veya ucu çengel biçiminde olan
1. Kapıya asılıyor ama kapı içerden çengelli.
1. Kapıya asılıyor ama kapı içerden çengelli.
1. isim , isim , isim , isim , Tutturulduğu yerden kurtulmaması için ucu özel yuvaya geçirilen iğne, kancalı iğne, çengel iğnesi, çatallı iğne
çengi kolu, çengi takımı
1. isim , isim , isim , isim , Çalgı eşliğinde oynamayı meslek edinmiş kadın
1. Eski Galata'dan artakalmış çengiler zilzurna dağılıyorlar.
1. Eski Galata'dan artakalmış çengiler zilzurna dağılıyorlar.
Lisan : Farsça çengī
1. `zevk ve sefa içinde ömür sürmüş bir kimse, en sıkıntılı günlerinde bile bu alışkanlığını bırakamaz` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Çengi kolu
1. Sekiz kişilik bir ince sazla kadınlardan beş kişilik bir hanende ve çengi takımı vardı.
1. Sekiz kişilik bir ince sazla kadınlardan beş kişilik bir hanende ve çengi takımı vardı.
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Çalgı çağanak
Telaffuz : çe'ngüçağanak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Saz eğlentisi
Lisan : Farsça çeng + çeġāne
Telaffuz : çe'ngüçega:ne
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Canı yanan köpek ağlar gibi acı acı ses çıkarmak
ceninisakıt
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Dölüt
Lisan : Arapça cenīn
Telaffuz : ceni:ni
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Düşük
Lisan : Arapça cenīn + sāḳiṭ
Telaffuz : ceni:nisa:kıt
1. isim , isim , isim , isim , Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş
1. Kale burçlarında cenge çağrı davulları vuruldu.
1. Kale burçlarında cenge çağrı davulları vuruldu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Büyük çaba, uğraş, kavga, çekişme
1. Her dakikam bir ayrı cenk ile geçiyor.
1. Her dakikam bir ayrı cenk ile geçiyor.
Lisan : Farsça ceng
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Arpı andıran, telli bir çalgı
Lisan : Farsça çeng
1. savaşmak, mücadele etmek
1. İçimdeki bu ifriti öldürmek, sükûnumu bulmak için kendimle cenk ettim.
1. İçimdeki bu ifriti öldürmek, sükûnumu bulmak için kendimle cenk ettim.