Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çatışmacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatışmacının işi


çatışmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirine çatmak veya çatılmak

Örnek:

1. Ulu denizin üstünü çatışan, şimşeklenen kara bulutlar sardı.

1. Ulu denizin üstünü çatışan, şimşeklenen kara bulutlar sardı.

2. Karşılıklı vuruşmak

3. Kavga etmek

Örnek:

1. Fena hâlde sinirliyim, bugün muavin hanımla behemehâl çatışacağım.

1. Fena hâlde sinirliyim, bugün muavin hanımla behemehâl çatışacağım.

4. Söz, iddia veya davranış birbirini tutmamak, birbirini çelmek, mütenakız olmak

5. Deve ve köpek çiftleşmek


çatışmasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çatışma olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çatışma olmadan


çatışmasızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çatışmasız bir biçimde


Telaffuz : çatışması'zca

çatışmasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatışma olmama durumu


çatıştırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatıştırabilmek işi


çatıştırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Çatıştırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çatıştırmaya gücü yetmek


çatıştırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatıştırılmak işi


çatıştırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çatıştırma işi yapılmak


çatıştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatıştırmak işi


çatıştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Birbirine çattırmak, kavga ettirmek, birbirine düşürmek


çatıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatıvermek işi


çatıvermek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çabucak veya ansızın çatmak


Telaffuz : çatı'vermek

çatıyı almak
Anlamı:

1. çatıya ulaşmak


çatkı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü

Örnek:

1. Tüfek çatkısı.

1. Tüfek çatkısı.

2. Sehpa

3. Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı

Örnek:

1. Alnında, başı ağrıdığı vakitlerdeki gibi beyaz tülbentten bir çatkı vardı.

1. Alnında, başı ağrıdığı vakitlerdeki gibi beyaz tülbentten bir çatkı vardı.

4. Bir işin bütününün veya parçalarının bir araya getirilmesinde uyulan yöntem


çatkı çatmak
Anlamı:

1. başına çatkı örtmek

Örnek:

1. Yunan İzmir'e çıktığında kara bir çatkı çatmıştır ve çıkarmayacaktır işgal sona erene kadar.

1. Yunan İzmir'e çıktığında kara bir çatkı çatmıştır ve çıkarmayacaktır işgal sona erene kadar.


çatkılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çatkısı olan

Örnek:

1. Kızının bu hâlini gören başı çatkılı bir dolmacı bacı hemen oraya koştu.

1. Kızının bu hâlini gören başı çatkılı bir dolmacı bacı hemen oraya koştu.


çatkılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çift öküzlerini birbirlerine bağlayan çifte boyunduruklu ağaç


çatkın
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çatık

Örnek:

1. Müftü bunu işitince çatkın bir çehre ile geldi.

1. Müftü bunu işitince çatkın bir çehre ile geldi.


çatkın olmak
Anlamı:

1. kendini ağırdan satmak

Örnek:

1. Müdüre göre idareci biraz çatkın olacak yani oldukça ağırdan satacak kendini.

1. Müdüre göre idareci biraz çatkın olacak yani oldukça ağırdan satacak kendini.


çatkınlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatkın olma durumu


çatkısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çatkısı olmayan


çatladın mı?
Anlamı:

1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , aşırı sabırsızlık gösterenlere söylenen bir uyarma


çatlak

İlgili Kelimeler:

çatlak ses, çatlak zurna, kafası çatlak, kasık çatlağı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çatlamış olan

Örnek:

1. Çatlak bardak.

1. Çatlak bardak.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Deli

Örnek:

1. Çatlaksam çatlağım. Çatlak olmasam bunca adama, gözün görmediğini göstermeye kalkar mıydım?

1. Çatlaksam çatlağım. Çatlak olmasam bunca adama, gözün görmediğini göstermeye kalkar mıydım?

3. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir yerde uzunluğuna olan açıklık

Örnek:

1. Bu testinin çatlağı hiçbir sızıntı göstermemişti.

1. Bu testinin çatlağı hiçbir sızıntı göstermemişti.

4. isim , isim , isim , isim , Ara, aralık

Örnek:

1. İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar.

1. İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar.

5. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Değişimin başlangıcı

Örnek:

1. Yaşantımda çatlaklar oluşmaya başlamıştı.

1. Yaşantımda çatlaklar oluşmaya başlamıştı.

6. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklaz

Örnek:

1. Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu.

1. Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu.

7. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Deri, mukoza, kemik veya herhangi bir organ üzerinde uzunluğuna olan açıklık, yarık, fissür


çatlak ses
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pürüzlü, bozuk ses

Örnek:

1. Bir zurna gibi duyulan çatlak sesiyle âlemi çekiştirir.

1. Bir zurna gibi duyulan çatlak sesiyle âlemi çekiştirir.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir topluluğun düzenini bozan, uyulması gereken yerde itiraz eden ve aynı görüşte olmayan insanların düşünceleri

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İtiraz, aykırılık belirten düşünce veya konuşma

Örnek:

1. Ara sıra yükselen çatlak sesler, sorulan aykırı sorular bu dayanışmayı bozacaktır.

1. Ara sıra yükselen çatlak sesler, sorulan aykırı sorular bu dayanışmayı bozacaktır.