Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
carcar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Geveze, yaygaracı


Telaffuz : ca'rcar

carcur
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Fermuar


Telaffuz : ca'rcur

carcur
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , `Gelişigüzel konuşmak` anlamındaki carcur etmek deyiminde geçen bir söz


Telaffuz : ca'rcur

çarçur
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Gereksiz yerlere harcayıp tüketmek` anlamındaki çarçur etmek ve `gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak` anlamlarındaki çarçur olmak sözlerinde geçer

Örnek:

1. Birikmiş parasını, elindeki sermayeyi çarçur etmesinden koruyabilmek için yine yalanlara başvuruyordu.

1. Birikmiş parasını, elindeki sermayeyi çarçur etmesinden koruyabilmek için yine yalanlara başvuruyordu.


çardak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak

2. Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer

Örnek:

1. Evin bahçeye açılan tahta kapısının üstündeki çardakta koruklar sarkıyordu.

1. Evin bahçeye açılan tahta kapısının üstündeki çardakta koruklar sarkıyordu.

3. Kameriye

Örnek:

1. Çardağın boşluğuna girdiğimiz vakit durmuş, eliyle yanağımı sıkmış, çenemi okşamıştı.

1. Çardağın boşluğuna girdiğimiz vakit durmuş, eliyle yanağımı sıkmış, çenemi okşamıştı.


Lisan : Farsça çār + Arapça ṭāḳ

Çardak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denizli iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ça'rdağı

çardaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çardağı olan

Örnek:

1. Evlerinin önünde bir erik ağacı, çardaklı bir asma, çan çiçekleri...

1. Evlerinin önünde bir erik ağacı, çardaklı bir asma, çan çiçekleri...


çardaksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çardağı olmayan


çardaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağır ritimlerle başlayan ve giderek hızlanan Macar halk dansı


Lisan : Macarca csárdás

çare

İlgili Kelimeler:

hal çaresi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu

Örnek:

1. Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı.

1. Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı.

2. Tedavi yolu, deva


Lisan : Farsça çāre

Telaffuz : ça:re

çaresine bakmak
Anlamı:

1. gerekeni yapmak, çözüm yolu aramak

Örnek:

1. Sıkboğaz etme çocuğum. Bir çaresine bakacağız. Ben annenle konuşurum.

1. Sıkboğaz etme çocuğum. Bir çaresine bakacağız. Ben annenle konuşurum.


Ön Takı : (bir şeyin)

çaresiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çaresi bulunmayan, onulmaz

Örnek:

1. Çaresiz derdimi oğlana anlatıp dükkâna döndüm.

1. Çaresiz derdimi oğlana anlatıp dükkâna döndüm.

2. Çare bulamayan, zavallı (kimse), biçare

Örnek:

1. Viranelerde yemek için ot toplayan çaresiz kadınlarla konuştu.

1. Viranelerde yemek için ot toplayan çaresiz kadınlarla konuştu.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Çıkar yol bulamayan bir biçimde

Örnek:

1. Birdenbire kendini o kadar çaresiz hissetti ki oradan uzaklaşıp bir sütunun dibine çökerek ağlamaya başladı.

1. Birdenbire kendini o kadar çaresiz hissetti ki oradan uzaklaşıp bir sütunun dibine çökerek ağlamaya başladı.

4. zarf , zarf , zarf , zarf , İster istemez

Örnek:

1. İkinci seçeneğin düşüncesi bile sinirlerini altüst etmeye yettiğinden, çaresiz birinci yolu seçti.

1. İkinci seçeneğin düşüncesi bile sinirlerini altüst etmeye yettiğinden, çaresiz birinci yolu seçti.


çaresiz kalmak
Anlamı:

1. çözüm yolu, çıkar yolu bulamamak

Örnek:

1. Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İstanbul yolunu tutar.

1. Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İstanbul yolunu tutar.


çaresizce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çaresiz bir biçimde, çaresizcesine


Telaffuz : çaresi'zce

çaresizcesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çaresizce


Telaffuz : ça:resi'zcesine

çaresizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaresiz olma durumu

Örnek:

1. Yüzünde biraz önceki elemden, kızgınlıktan, çaresizlikten eser yoktu.

1. Yüzünde biraz önceki elemden, kızgınlıktan, çaresizlikten eser yoktu.


çareviç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarın oğlu


Lisan : Rusça

çargâh
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Türk müziğinde `do` perdesinin adı

2. Bu perdede karar kılan makam


Lisan : Farsça çārgāh

Telaffuz : çargâ:hı

cari

İlgili Kelimeler:

cari gider, cari hesap, cari kur, cari masraf, cari para, cari ücret

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geçerli olan, yürürlükte olan

Örnek:

1. Memlekette bu konunun hükmü hâlâ caridir.

1. Memlekette bu konunun hükmü hâlâ caridir.

2. Akan


Lisan : Arapça cārī

Telaffuz : ca:ri:

cari gider
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Yatırım ve transfer ödemesi niteliğinde olmayan kamu harcamaları


cari hesap
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , İki taraf arasında sürüp giden alacak verecek işlemlerinin tutulan hesabı


cari kur
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Piyasada arz ve talep sonucu belirlenen kur

2. Bir kambiyo işleminin yapıldığı anda söz konusu olan kur


cari masraf
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Belirli bir dönemde yapılan harcamalar


cari para
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Geçerli olan, yürürlükte bulunan para


cari ücret
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , İş gücü piyasasında iş gücünün, arz ve talebe göre belirlenen fiyatı