92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Çarın karısına veya kadın çara verilen unvan
Lisan : Rusça
çürük çarık, venüsçarığı
1. isim , isim , isim , isim , İşlenmemiş sığır derisinden yapılan ve deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı
1. Tozla örtülmüş çarıklarının eskiliği belli olmuyor.
1. Tozla örtülmüş çarıklarının eskiliği belli olmuyor.
2. Araba yokuş aşağı giderken tekerleği frenlemek için altına sürülen demir levha
3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Çene
4. argo , argo , argo , argo , Para cüzdanı
1. Kızı bu çarık sözünün para cüzdanı manasına geldiğini bilmeden dinler.
1. Kızı bu çarık sözünün para cüzdanı manasına geldiğini bilmeden dinler.
çarıklı erkânıharp
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayağına çarık giymiş
1. isim , isim , şaka yollu , şaka yollu , isim , isim , şaka yollu , şaka yollu , Kurnaz veya uyanık köylü
1. Yahu bu köyde kimseler yok mu? - Vardır, vardır amma ne olur ne olmaz diye hepsi bir köşeye sinmiştir. Onlara çarıklı erkânıharp derler.
1. Yahu bu köyde kimseler yok mu? - Vardır, vardır amma ne olur ne olmaz diye hepsi bir köşeye sinmiştir. Onlara çarıklı erkânıharp derler.
1. isim , isim , isim , isim , Çarık konulacak yer
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çarık yapmaya elverişli
1. Çarıklık deri.
1. Çarıklık deri.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
1. Ben, dedi, zevce ile cariye arasındaki farkı hâlâ anlamış değilim.
1. Ben, dedi, zevce ile cariye arasındaki farkı hâlâ anlamış değilim.
Lisan : Arapça cāriye
Telaffuz : ca:riye
1. cariye gibi hizmet etmek
1. Bir erkek çocuğu doğuruncaya kadar bu yabancı adama cariyelik eder.
1. Bir erkek çocuğu doğuruncaya kadar bu yabancı adama cariyelik eder.
1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , söz söylenen kimseye aşırı bir saygı göstermiş olmak için kadınlar tarafından `ben` zamiri yerine kullanılan bir söz
2. aynı maksatla genç kadınlardan söz edilirken onları anlatan kelimelere bir unvan gibi getirilen bir söz
1. Kerimem cariyeniz.
1. Kerimem cariyeniz.
2. Hemşirelerim cariyeleri.
2. Hemşirelerim cariyeleri.
çarkıfelek
1. isim , isim , isim , isim , Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası
1. Çarklar dönüyor, küçük çark büyüğünü döndürüyor.
1. Çarklar dönüyor, küçük çark büyüğünü döndürüyor.
2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Herhangi bir askerî birliğin, biçimini ve düzenini bozmadan kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi
Lisan : Farsça çarḫ
1. aynı yol üzerinde dönerek gitmek
1. Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar.
1. Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar.
1. bir doğrultuda giden kimse, şey sağa veya sola doğru yön değiştirmek
1. Küçük hizmetçi masanın öbür ucundan yarım sağa çark ederek elektrik düğmesine doğru döndü.
1. Küçük hizmetçi masanın öbür ucundan yarım sağa çark ederek elektrik düğmesine doğru döndü.
2. geri dönmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , savunduğu düşünceden vazgeçmek
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı ordusunda öncü görevi
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı ordusunda öncü süvari birliğinde görevli asker
1. Davlumbazlar yeğde yeğde vuranda / Çarkacılar sağlı sollu dönende / Eğri kılıç ak gövdeyi bölende / Yiğidi doğuran ana, bin yaşa!
1. Davlumbazlar yeğde yeğde vuranda / Çarkacılar sağlı sollu dönende / Eğri kılıç ak gövdeyi bölende / Yiğidi doğuran ana, bin yaşa!
çarkçıbaşı
1. isim , isim , isim , isim , Kesici aletleri çarkla bileyen kimse, bileyici
2. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Vapurlarda makine bölümünü yöneten kimse
1. Karısı bir deniz çarkçı subayının kızıdır.
1. Karısı bir deniz çarkçı subayının kızıdır.
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Vapurlarda birinci çarkçı
1. Bir aralık geminin çarkçıbaşını yakalayacak gibi oldu.
1. Bir aralık geminin çarkçıbaşını yakalayacak gibi oldu.
Telaffuz : çarkçı'başı
1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , geçimini sağlamak
1. isim , isim , isim , isim , Yakıldığında dönerek kıvılcım saçan donanma fişeği
2. Bir tür talih oyunu
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Talih, kader
4. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Çarkıfelekgillerden, güzel, büyük, parlak kırmızı çiçekleri olan, duvar kenarlarına ve kameriyeler çevresine ekilen tırmanıcı bir süs bitkisi, fırıldak çiçeği, saat çiçeği (Passiflora caerulea)
Lisan : Farsça çarḫ + Arapça felek
Telaffuz : ça'rkıfelek
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ayrı çanak yapraklı iki çeneklilerden, örneği çarkıfelek olan bir bitki familyası