Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çapma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çapmak işi


çapmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , eskimiş , eskimiş , -i , -i , eskimiş , eskimiş , Koşturmak

Örnek:

1. Atını çaparak gitti.

1. Atını çaparak gitti.

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Akın etmek, koşmak

Örnek:

1. Yağı basar, uğru çapar, tek başıma barınamam, ölürüm.

1. Yağı basar, uğru çapar, tek başıma barınamam, ölürüm.


çaprak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eyer örtüsü


çapraşık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Girift

Örnek:

1. Çapraşık akıntılar birden düz yön aldı.

1. Çapraşık akıntılar birden düz yön aldı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Anlaşılması, çözülmesi veya içinden çıkılması güç, karışık, muğlak

Örnek:

1. Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir öğrenciyi hatırlatıyordu.

1. Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir öğrenciyi hatırlatıyordu.


çapraşıklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çapraşıklaşmak işi


çapraşıklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çapraşık duruma gelmek


çapraşıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çapraşık olma durumu


çapraşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çapraşmak işi


çapraşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karışık, çapraşık, çözülmez duruma gelmek

2. İki şey birbiriyle çapraz olarak kesişmek

Örnek:

1. Döne döne çapraşan su yolları gibi ucu.

1. Döne döne çapraşan su yolları gibi ucu.


çapraz

İlgili Kelimeler:

çapraz ateş, çapraz kafiye, çapraz kur, çaprazölçer, çapraz sorgu, çapraz sorgulama, göğüs çaprazı, testere çaprazı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eğik olarak birbiriyle kesişen

2. İki taraflı, karşılıklı

Örnek:

1. Çapraz ateş.

1. Çapraz ateş.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Eğik bir biçimde

Örnek:

1. Boynuna çapraz astığı tüfeğini yokladı.

1. Boynuna çapraz astığı tüfeğini yokladı.

4. isim , isim , isim , isim , Karşı tarafın yanı

Örnek:

1. Oturuşunu değiştirdi, çaprazındaki masayı değil de hemen sağındakini görecek şekilde yan döndü.

1. Oturuşunu değiştirdi, çaprazındaki masayı değil de hemen sağındakini görecek şekilde yan döndü.

5. isim , isim , isim , isim , Bir tür olta iğnesi

6. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kopça, düğme

7. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Güreşte rakibin koltuk altından kol geçirip sarma oyunu


Lisan : Farsça çep + rāst

çapraz ateş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karşılıklı yönlerden silahla saldırma


çapraz kafiye
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Dörtlüklerde birinci ile üçüncü, ikinci ile dördüncü dizelerin birbiriyle kafiyeli olduğu düzen


çapraz kur
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , İki ülke parası arasında üçüncü bir ülkenin parasıyla belirlenen kambiyo sürüm değeri


çapraz sorgu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ceza yargılamasında cumhuriyet savcısının, müdafi veya vekil sıfatlı avukatın, sanığa, katılana, tanığa, bilirkişiye ve duruşmaya çağrılmış kişilere, hâkim önünde, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilmesi biçimindeki sorgulama tekniği, çapraz sorgulama


çapraz sorgulama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çapraz sorgu


çapraza almak
Anlamı:

1. karşı yönlerden kuşatmak

Örnek:

1. Mitralyözler onu çapraza almış, kızıl iğneleriyle gövdesini delik deşik ediyorlardı.

1. Mitralyözler onu çapraza almış, kızıl iğneleriyle gövdesini delik deşik ediyorlardı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , herhangi bir konuda çeşitli yönlerden sıkıştırmak


çapraza sarmak
Anlamı:

1. bir iş içinden çıkılmaz duruma gelmek, çaprazlaşmak


çaprazda sürmek
Anlamı:

1. spor , spor , spor , spor , çapraza alınan hasmı geriye doğru hızla sürmek


çaprazlama
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çapraz olarak, makaslama, çaprazlamasına, çaprazvari

Örnek:

1. Cesedi çukura yerleştirip üzerini tahtalarla çaprazlama örttüler.

1. Cesedi çukura yerleştirip üzerini tahtalarla çaprazlama örttüler.

2. isim , isim , isim , isim , Testerenin keserken sıkışmaması için dişlerini belli ölçülere göre sağa sola bükme


çaprazlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çapraz duruma getirmek

Örnek:

1. Tüfeği bıraktım, kollarımı göğsüme çaprazladım.

1. Tüfeği bıraktım, kollarımı göğsüme çaprazladım.


çaprazlamasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çaprazlama


çaprazlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaprazlaşmak işi


çaprazlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İçinden çıkılamamak, ne yapılacağı bilinememek

Örnek:

1. İş çaprazlaştı.

1. İş çaprazlaştı.


çaprazlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaprazlaştırmak işi


çaprazlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çaprazlaşmasına yol açmak

Örnek:

1. Ön kısımlarını nasıl yaptıysa kibrit çöplerini çaprazlaştırarak daha ince buklelerle sardı.

1. Ön kısımlarını nasıl yaptıysa kibrit çöplerini çaprazlaştırarak daha ince buklelerle sardı.