92406 kayıt bulundu.
1. ağır hasta olmak, ölüm döşeğinde can çekişmek
1. Kadıncağız canı ile uğraşıyor, sen de eğleniyorsun.
1. Kadıncağız canı ile uğraşıyor, sen de eğleniyorsun.
2. büyük sıkıntıya düşmek
1. heves duymak
1. Şehre ineceğiz, canı dans etmek istiyormuş.
1. Şehre ineceğiz, canı dans etmek istiyormuş.
1. `güzel yaşamak isteyen kişi, bu yaşayışın yükünü çekmeyi göze almalı ve gerekli kaynakları elinin altında bulundurmalıdır` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Acıya, sıkıntıya karşı dayanıklı (kimse)
1. üzülmeye gerek olmadığının karşı tarafa bildirilmesi için kullanılan iyi dilek sözü
1. Bin lira olur mu? Olmazsa canın sağ olsun, güle güle, dedi.
1. Bin lira olur mu? Olmazsa canın sağ olsun, güle güle, dedi.
1. içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak
1. Bir an daldı. Durup dururken canı sıkılmıştı.
1. Bir an daldı. Durup dururken canı sıkılmıştı.
2. öfkelenmek
1. Belki de kitapları bedavaya getireceğimi düşündüğü için canı sıkılıyor.
1. Belki de kitapları bedavaya getireceğimi düşündüğü için canı sıkılıyor.
3. üzülmek
1. Atölyede bellediğim dünya kadar söze gazetelerde, kitaplarda rastlamayınca enikonu canım sıkılıyordu.
1. Atölyede bellediğim dünya kadar söze gazetelerde, kitaplarda rastlamayınca enikonu canım sıkılıyordu.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Keyfi kaçmış (kimse)
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Keyfi kaçmış bir biçimde
1. Pencereden canı sıkkın ayrılırken polislerinden birini odasına çağırdı.
1. Pencereden canı sıkkın ayrılırken polislerinden birini odasına çağırdı.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sıkıntıya ve acıya katlanmak istemeyen (kimse)
1. `zarara veya kötülüğe uğrayan kimse acısını çıkarmak ve bir daha aynı duruma düşmemek için aşırı çaba harcar` anlamında kullanılan bir söz
1. katlanılan sıkıntı başkalarına örnek olsun diye söylenen bir söz
1. Onun canı yok mu, sabahtan beri çalışıyor.
1. Onun canı yok mu, sabahtan beri çalışıyor.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Cani gibi, caniye yakışır bir biçimde, canicesine, caniyane
Telaffuz : ca:ni:ce
1. zarf , zarf , zarf , zarf , İçtenlikle, çok isteyerek, canıyürekten
1. Neden bahsedildiğini bir türlü anlamıyordu ama yine de bu sözleri canıgönülden kabul eder göründü.
1. Neden bahsedildiğini bir türlü anlamıyordu ama yine de bu sözleri canıgönülden kabul eder göründü.
Telaffuz : ca:nıgönülden
1. isim , isim , isim , isim , Samsun iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ca'nik
1. canımdan çok sevdiğim
1. Gitme canım oğul, uyma bu akıllara.
1. Gitme canım oğul, uyma bu akıllara.
2. (ca:nım) çok güzel, çok değer verilen
1. İnsanlar bir zamanlar şu canım sürahilerden su içerlerdi.
1. İnsanlar bir zamanlar şu canım sürahilerden su içerlerdi.