1. içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak
1. Bir an daldı. Durup dururken canı sıkılmıştı.
1. Bir an daldı. Durup dururken canı sıkılmıştı.
2. öfkelenmek
1. Belki de kitapları bedavaya getireceğimi düşündüğü için canı sıkılıyor.
1. Belki de kitapları bedavaya getireceğimi düşündüğü için canı sıkılıyor.
3. üzülmek
1. Atölyede bellediğim dünya kadar söze gazetelerde, kitaplarda rastlamayınca enikonu canım sıkılıyordu.
1. Atölyede bellediğim dünya kadar söze gazetelerde, kitaplarda rastlamayınca enikonu canım sıkılıyordu.