92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Büyülenme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. -den , -den , -den , -den , Büyüleme işine konu olmak, efsunlanmak, afsunlanmak, sihirlenmek, avurtlanmak
1. Düşlerimin tiyatrosuydu benim. Önümden geçerken bile büyülenirdim.
1. Düşlerimin tiyatrosuydu benim. Önümden geçerken bile büyülenirdim.
1. -i , -i , -i , -i , Büyüleme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Büyüleme becerisi bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Büyültme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Büyültmeye gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Fotoğraf ve resim büyültmeye, büyültüp basmaya yarayan aygıt, agrandisör
1. isim , isim , isim , isim , Büyültmek işi
1. İşin içinde bir büyültme, bir şişirme var.
1. İşin içinde bir büyültme, bir şişirme var.
2. Fotoğraf ve resimlere boyut kazandırma işlemi, agrandisman
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi büyük duruma getirmek, büyütmek
1. Art arda dizdiği engelleri gittikçe büyültüyor.
1. Art arda dizdiği engelleri gittikçe büyültüyor.
2. Resim, harita vb.nin daha büyük örneğini yapmak
1. Fotoğraf büyültmek.
1. Fotoğraf büyültmek.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Abartmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kendisine büyü yapılmış (kimse)
2. Büyü gücü olan, sihirli, afsunlu, efsunlu, füsunlu, füsunkâr, efsunkâr, sihirkâr
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok etkileyici
1. Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak / Rüyalarım kadar sade, güzeldin
1. Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak / Rüyalarım kadar sade, güzeldin
büyüme hızı, doğma büyüme, planlı büyüme
1. isim , isim , isim , isim , Büyümek işi
1. Selim'in büyümesiyle ulu ağaca tırmanma özlemi de arttıkça arttı.
1. Selim'in büyümesiyle ulu ağaca tırmanma özlemi de arttıkça arttı.
1. isim , isim , isim , isim , İş gücü, doğal kaynaklar, donanım vb. temel değişkenlerin bir arada yoğrulması sonunda bir önceki yıla oranla adam başına düşen gerçek gelir artış hızı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek
1. Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken.
1. Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken.
2. Yetişmek
1. İhtiyar Süleyman Çavuş'un ellerinde büyüdüm.
1. İhtiyar Süleyman Çavuş'un ellerinde büyüdüm.
3. Yaşı artmak, yaşlanmak
1. Fakat büyüdükçe o kadar sevdiği bu oyunlara veda etmek lazım gelecekti.
1. Fakat büyüdükçe o kadar sevdiği bu oyunlara veda etmek lazım gelecekti.
4. Artmak, güçlenmek, şiddeti artmak
1. İkinci de okuduktan sonra kavga büyüdü.
1. İkinci de okuduktan sonra kavga büyüdü.
5. Sayıca artmak
6. Genişlemek
1. Barbarosların ülkesi büyüdükçe büyüyordu.
1. Barbarosların ülkesi büyüdükçe büyüyordu.
7. Önem ve değer kazanmak
1. konuşması ve davranışları yaşına uymayan, büyüklerinki gibi olan
1. Küçücük gözlü, çokbilmiş suratlı, büyümüş de küçülmüş, kavruk bir oğlandı.
1. Küçücük gözlü, çokbilmiş suratlı, büyümüş de küçülmüş, kavruk bir oğlandı.
1. buyurun diyerek konuğu saygı ile içeri almak
1. Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim.
1. Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim.
2. sofraya çağırmak
1. Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular.
1. Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular.
1. `buyurun!` anlamında kullanılan bir seslenme sözü
2. `anlamadım, sözünüzü tekrarlayınız!` anlamında kullanılan bir seslenme sözü
3. `söyleyiniz, emrediniz!` anlamında kullanılan bir seslenme sözü
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Buyurma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Buyurma becerisi bulunmak