Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
büyütülebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Büyütülme ihtimali veya imkânı bulunmak


büyütülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyütülmek işi


büyütülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Büyütme işi yapılmak

Örnek:

1. Resmi ötekilerden ayrılarak büyütülmüştür.

1. Resmi ötekilerden ayrılarak büyütülmüştür.


büyütülüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyütülme işi


büyütürlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aşırılaştırma


büyütüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyütme işi


büyüyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyüyebilmek işi


büyüyebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Büyüme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Şimdiden normal büyüklüğünün bir buçuk katına ulaşan kafası daha ne kadar büyüyebilecekti?

1. Şimdiden normal büyüklüğünün bir buçuk katına ulaşan kafası daha ne kadar büyüyebilecekti?


büyüyüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyüme işi


büyüyüverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyüyüvermek işi


büyüyüvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak büyümek


Telaffuz : büyüyü'vermek

buz

İlgili Kelimeler:

buzçözer, buz dağı, buz dansı, buz demiri, buzdolabı, buz duvarı, buzhane, buz hokeyi, buz ışığı, buz kalıbı, buz kayığı, buzkıran, buz pateni, buz serabı, buz sisi, buz torbası, buz yalağı, deniz buzu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Donarak katı duruma gelmiş su

Örnek:

1. Hep kar yağmıştı, her yer buzdu.

1. Hep kar yağmıştı, her yer buzdu.

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok soğuk bir etki uyandıran (şey veya kimse)

Örnek:

1. Bu romanın neresini beğendiniz? Buz!

1. Bu romanın neresini beğendiniz? Buz!


büz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Künk


Lisan : Fransızca buse

buz bağlamak
Anlamı:

1. sıvıların yüzeyi donmak


buz dağı
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Kutup bölgelerinde buzullardan koparak akıntılarla yer değiştiren büyük buz parçası, aysberg


buz dansı
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Buzla kaplı bir zeminde zorunlu figürler ve serbest danslarla yapılan bir spor dalı


buz demiri
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Tekneyi bağlamak için buz çatlağı arasına takılan tek sivri uçlu demir


buz duvarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Samimi olmamaktan ortaya çıkan, arzu edilmeyen, arada soğukluk yaratan durum

Örnek:

1. Bütün bu dostlukların, bu teklifsizliklerin içinde bir buz duvarı vardı ki aşılmıyordu.

1. Bütün bu dostlukların, bu teklifsizliklerin içinde bir buz duvarı vardı ki aşılmıyordu.


buz gibi
Anlamı:

1. çok soğuk

2. çok soğuk bir etki uyandıran (şey veya kimse)

3. kesinlikle

Örnek:

1. Elbette can sıkıntısına düşer, buz gibi düşman kesilir erkeğe.

1. Elbette can sıkıntısına düşer, buz gibi düşman kesilir erkeğe.


buz gibi soğumak
Anlamı:

1. birinden tiksinmek


buz hokeyi
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Altışar kişilik iki takım arasında, buzla kaplı bir alanda, küçük, yassı, sert bir diski sopalarla vurup kaydırmaya dayanan bir tür oyun


buz ışığı
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Buz dağı görünmeden önce buzlu bölgeden gelen ve ufka yayılan ışık, buz serabı


buz kalıbı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suyun belli biçimlerde donmasını sağlayan özel kap


buz kayığı
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Donmuş deniz, göl veya akarsularda seyredebilen kızaklı ve yelkenli tekne


buz kesilmek
Anlamı:

1. şaşılacak, üzülecek bir durum karşısında donakalmak