büyümek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek

Örnek:

1. Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken.

1. Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken.

2. Yetişmek

Örnek:

1. İhtiyar Süleyman Çavuş'un ellerinde büyüdüm.

1. İhtiyar Süleyman Çavuş'un ellerinde büyüdüm.

3. Yaşı artmak, yaşlanmak

Örnek:

1. Fakat büyüdükçe o kadar sevdiği bu oyunlara veda etmek lazım gelecekti.

1. Fakat büyüdükçe o kadar sevdiği bu oyunlara veda etmek lazım gelecekti.

4. Artmak, güçlenmek, şiddeti artmak

Örnek:

1. İkinci de okuduktan sonra kavga büyüdü.

1. İkinci de okuduktan sonra kavga büyüdü.

5. Sayıca artmak

6. Genişlemek

Örnek:

1. Barbarosların ülkesi büyüdükçe büyüyordu.

1. Barbarosların ülkesi büyüdükçe büyüyordu.

7. Önem ve değer kazanmak