Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
boğazından kesmek
Anlamı:

1. yiyip içmede çok tutumlu davranmak

Örnek:

1. Ekonomi, kendinin ve çoluk çocuğunun boğazından kesmek demekti.

1. Ekonomi, kendinin ve çoluk çocuğunun boğazından kesmek demekti.


boğazını doyurmak
Anlamı:

1. karın doyurmak


boğazını sevmek
Anlamı:

1. yiyip içmeye düşkün olmak


boğazını sıkmak
Anlamı:

1. bunaltmak, sıkıntı vermek

Örnek:

1. Müfit, boğazını sıkan büyük öfke ile titreyerek başını çevirdi.

1. Müfit, boğazını sıkan büyük öfke ile titreyerek başını çevirdi.


boğazını yırtmak
Anlamı:

1. olanca gücüyle bağırmak


Boğazkale
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çorum iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : boğa'zkale

boğazkesen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir boğazı savunmak için deniz kıyısında yapılan hisar


Telaffuz : boğa'zkesen

boğazlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlamak işi


boğazlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hayvan veya insanı boğazından keserek öldürmek

Örnek:

1. Ötmezse o horozu boğazlarız.

1. Ötmezse o horozu boğazlarız.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gaddarca, kan dökerek öldürmek

Örnek:

1. İki Osmanlı neferi gizlenmişler imiş, biçareleri o dakika boğazlamışlar.

1. İki Osmanlı neferi gizlenmişler imiş, biçareleri o dakika boğazlamışlar.


boğazlanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlanabilmek işi


boğazlanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boğazlanma ihtimali veya imkânı bulunmak


boğazlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlanmak işi


boğazlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boğazlama işine konu olmak veya boğazlama işi yapılmak

Örnek:

1. Aynı, boğazlanmış hayvan vaziyetiyle tahtaların üstüne uzandı.

1. Aynı, boğazlanmış hayvan vaziyetiyle tahtaların üstüne uzandı.


boğazlaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlaşabilmek işi


boğazlaşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Boğazlaşma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Otuz bu kadar devlet, hiç durmadan dinlenmeden boğazlaşabilirler miydi?

1. Otuz bu kadar devlet, hiç durmadan dinlenmeden boğazlaşabilirler miydi?


boğazlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlaşmak işi


boğazlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirini boğazlamak

Örnek:

1. İçimde bir boşlukla karmakarışık bir doluluk boğazlaşıyor.

1. İçimde bir boşlukla karmakarışık bir doluluk boğazlaşıyor.

2. Kıyasıya dövüşmek

Örnek:

1. Otuz bu kadar devlet, hiç durmadan dinlenmeden boğazlaşabilirler miydi?

1. Otuz bu kadar devlet, hiç durmadan dinlenmeden boğazlaşabilirler miydi?


boğazlatabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlatabilmek işi


boğazlatabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Boğazlatma ihtimali veya imkânı bulunmak


boğazlatılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlatılmak işi


boğazlatılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boğazı kesilerek öldürülmesi sağlanmak


boğazlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlatmak işi


boğazlatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Boğazlama işini yaptırmak


boğazlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazlayabilmek işi


boğazlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Boğazlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Boğazlamaya gücü yetmek