Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
boğaz durmaz
Anlamı:

1. yeme içme gereksiniminin başka ihtiyaçlar gibi geri bırakılamayacağını anlatan bir söz


boğaz içinde kavga var
Anlamı:

1. açlığını aşırı bir biçimde gidermeye çalışanlar için söylenen bir söz


boğaz kavgası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Geçim için yapılan didinme


boğaz meselesi
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yeme içme gereksinimi

Örnek:

1. Gönül meselesi ile boğaz meselesi mühim şeylerdir.

1. Gönül meselesi ile boğaz meselesi mühim şeylerdir.


boğaz ola
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , `afiyet olsun, yarasın, bereketli olsun` anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü


boğaz olmak
Anlamı:

1. boğazı ağrımak

Örnek:

1. Çocukluğumdan beri sık sık boğaz olurdum.

1. Çocukluğumdan beri sık sık boğaz olurdum.

2. imrenmekten boğazı şişmek

Örnek:

1. Fazla imrendiriyorsun insanı, boğaz olacağız.

1. Fazla imrendiriyorsun insanı, boğaz olacağız.


boğaz tokluğuna
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Karın tokluğuna

Örnek:

1. Şefika, ihtiyar olduğu için bu evde boğaz tokluğuna çalışıyordu.

1. Şefika, ihtiyar olduğu için bu evde boğaz tokluğuna çalışıyordu.


boğazı açılmak
Anlamı:

1. iştahı artmak


boğazı düğümlenmek
Anlamı:

1. üzüntüden boğazı tıkanmak


boğazı inmek
Anlamı:

1. bademcikleri şişmek, iltihaplanmak


boğazı işlemek
Anlamı:

1. durmadan bir şeyler yemek


boğazı kurumak
Anlamı:

1. çok susamak

Örnek:

1. Kediyi karşısında gördükçe yüreği titriyor, boğazı kuruyor.

1. Kediyi karşısında gördükçe yüreği titriyor, boğazı kuruyor.


boğazına bir yumruk tıkanmak (veya gelip oturmak)
Anlamı:

1. konuşamaz olmak, sesi çıkmamak

Örnek:

1. Babasının adı anılınca Ferit'in boğazına bir yumruk tıkandı.

1. Babasının adı anılınca Ferit'in boğazına bir yumruk tıkandı.


boğazına dikkat etmek
Anlamı:

1. yiyeceğine, içeceğine özen göstermek


boğazına dizilmek
Anlamı:

1. üzüntü, kaygı vb. sebeplerle isteksiz yemek, iştahı kesilmek


boğazına durmak
Anlamı:

1. yediği şeyi yutamamak

Örnek:

1. Nankörler! Yediğiniz ekmek boğazınızda dursun.

1. Nankörler! Yediğiniz ekmek boğazınızda dursun.


boğazına düşkün
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yiyip içmeyi çok seven (kimse), şikemperver

Örnek:

1. Siz değilsiniz ama onun biraz boğazına düşkün olduğunu bilirsiniz.

1. Siz değilsiniz ama onun biraz boğazına düşkün olduğunu bilirsiniz.


boğazına düşkünlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boğazına düşkün olma durumu


boğazına indirmek
Anlamı:

1. fazla ve gelişigüzel yemek


boğazına kadar
Anlamı:

1. pek çok, gereğinden fazla, aşırı ölçüde

Örnek:

1. Baba daima boğazına kadar borç içinde yaşar, müsrif, batakçı bir memurdu.

1. Baba daima boğazına kadar borç içinde yaşar, müsrif, batakçı bir memurdu.


boğazına sarılmak
Anlamı:

1. üstüne yürümek

Örnek:

1. Tam boğazına sarılacaktım, yere düştü, bir daha kalkamadı.

1. Tam boğazına sarılacaktım, yere düştü, bir daha kalkamadı.


boğazında düğümlenmek
Anlamı:

1. söylemek istediğini heyecan veya üzüntü yüzünden diyememek


boğazında kalmak
Anlamı:

1. ağzındaki lokmayı üzüntü dolayısıyla yutamaz duruma gelmek


boğazından artırmak
Anlamı:

1. yiyeceğinden kısıp parasını artırmak


boğazından geçmemek
Anlamı:

1. sevdiği bir kimsenin yokluğu veya yoksulluğu dolayısıyla bir yiyeceği yalnız başına yemekten üzüntü duymak

Örnek:

1. Her gün evde pişen türlü yemeklerin hiçbiri sensiz boğazımdan geçmiyor.

1. Her gün evde pişen türlü yemeklerin hiçbiri sensiz boğazımdan geçmiyor.