Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
bir solukta
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak

Örnek:

1. Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar.

1. Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar.


bir söyle on dinle
Anlamı:

1. `az konuşup çok dinlemek yararlı olur` anlamında kullanılan bir söz


bir söylemek pir söylemek
Anlamı:

1. uzatmadan gereği gibi söylemek


bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek
Anlamı:

1. birinin her istediğini hemen yerine getirmek

Örnek:

1. Maliye müfettişi sizin beyin mektep arkadaşıymış. Sözünden çıkmaz, bir dediğini iki etmezmiş. O isterse arkasından söyler, kocamı kurtarır.

1. Maliye müfettişi sizin beyin mektep arkadaşıymış. Sözünden çıkmaz, bir dediğini iki etmezmiş. O isterse arkasından söyler, kocamı kurtarır.


bir sürçen atın başı kesilmez
Anlamı:

1. `şimdiye kadar sizi memnun etmiş olan kişi bir kez yanlış iş yaptığında kendisine hemen ağır ceza verilmemelidir` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Haylazlığı oldu ise de eh, bir sürçen atın başı kesilmez.

1. Haylazlığı oldu ise de eh, bir sürçen atın başı kesilmez.


bir süre
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa bir müddet, bir müddet

Örnek:

1. Önce ayakta durup bir süre bakıştılar, sonra kız ona gülümsedi.

1. Önce ayakta durup bir süre bakıştılar, sonra kız ona gülümsedi.

2. Belirsiz bir müddet, bir müddet

Örnek:

1. Doktorlar, bir süre ağır kaldırma, demişlerdi.

1. Doktorlar, bir süre ağır kaldırma, demişlerdi.


bir sürü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pek çok

Örnek:

1. Bir sürü dedikodudan çekindim, eksik olmasın muhtar pek açgözlü değilmiş.

1. Bir sürü dedikodudan çekindim, eksik olmasın muhtar pek açgözlü değilmiş.


bir tabur
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok, bir yığın

Örnek:

1. Kıra çıkarılmış bir tabur okullu kız gibi seken, cıvıldayan, şen, şirin yavrularını gezdirir.

1. Kıra çıkarılmış bir tabur okullu kız gibi seken, cıvıldayan, şen, şirin yavrularını gezdirir.


bir tahtada
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Bir defada, yekten

Örnek:

1. Kadının ilk istediği parayı bir tahtada sayıyorum.

1. Kadının ilk istediği parayı bir tahtada sayıyorum.


bir tane
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir adet

2. Biricik, eşsiz, yegâne


bir tanem
Anlamı:

1. çok sevilen kişiye söylenen bir söz


bir tarafa bırakmak (veya koymak)
Anlamı:

1. önemsememek, benimsememek, ertelemek


bir tarakta bezi olmamak
Anlamı:

1. sözü edilen konu ile ilgisi olmamak, bilgisi bulunmamak


bir taşla iki kuş vurmak
Anlamı:

1. bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak


bir tat, bin feryat
Anlamı:

1. mutluluktan çok, sıkıntısı olan

Örnek:

1. O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken...

1. O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken...


bir tek
Anlamı:

1. olumlu cümlelerde, yalnız bir

Örnek:

1. Kanımca bunun bir tek nedeni vardır.

1. Kanımca bunun bir tek nedeni vardır.

2. olumsuz cümlelerde, hiçbir

Örnek:

1. Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık.

1. Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık.


bir tek atmak
Anlamı:

1. bir kadeh içki içmek

Örnek:

1. Canım şurada bir tek atalım, serinleriz, konuşuruz, dediler.

1. Canım şurada bir tek atalım, serinleriz, konuşuruz, dediler.


bir temiz
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Adamakıllı

Örnek:

1. Hiddetle saçlarından yakaladığı gibi bir temiz dayak attı.

1. Hiddetle saçlarından yakaladığı gibi bir temiz dayak attı.


bir tepe yıkılır, bir dere dolar
Anlamı:

1. `dünyada hiçbir şey kaybolmaz; birinin kaybettiğini başkası kazanır, bir zengin fakirleşirken bir fakir de zenginleşebilir` anlamında kullanılan bir söz


bir terimli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Aralarında yalnız çarpma, bölme, kuvvete yükseltme, kök alma işlemleri yapılacak olan (nicelikleri gösteren terim)

Örnek:

1. 5b² bir terimlidir.

1. 5b² bir terimlidir.


bir tomar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pek çok, fazla

Örnek:

1. Cebinden bir tomar para çıkarmış, sayıyordu.

1. Cebinden bir tomar para çıkarmış, sayıyordu.


bir torba kemik
Anlamı:

1. çok zayıf


bir tuhaf
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olağan dışı, garip, acayip


bir tuhaf olmak
Anlamı:

1. garipleşmek, acayipleşmek

Örnek:

1. Yüzün de bir tuhaf olmuş senin. Yoksa cüzzamlı mısın?

1. Yüzün de bir tuhaf olmuş senin. Yoksa cüzzamlı mısın?

2. şaşırmak, ne yapacağını bilememek

Örnek:

1. Bana sarıldı, ağladı. Ben de bir tuhaf oldum.

1. Bana sarıldı, ağladı. Ben de bir tuhaf oldum.


bir tuhaflığı olmak
Anlamı:

1. kendini iyi hissetmemek