Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
bir tuhaflık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir tuhaf olma durumu


bir türlü
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tekrarlı kullanıldığında işin yapılmasının da yapılmamasının da aynı derecede kötü olduğunu belirten bir söz

Örnek:

1. Gelsem bir türlü, gelmesem bir türlü.

1. Gelsem bir türlü, gelmesem bir türlü.

2. Hiçbir şekilde, hiçbir yolla

Örnek:

1. Ama bizde bir tutukluk vardı, ses birliğini kuramıyorduk bir türlü.

1. Ama bizde bir tutukluk vardı, ses birliğini kuramıyorduk bir türlü.


bir tutam
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok az, bir tutamlık

Örnek:

1. Küçük oğul koltuğundaki bir tutam merteği bir kenara attıktan sonra, dut dalı bunlar, dedi.

1. Küçük oğul koltuğundaki bir tutam merteği bir kenara attıktan sonra, dut dalı bunlar, dedi.


bir tutamlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir tutam


bir tutmak (veya görmek)
Anlamı:

1. eşit saymak, eşit görmek


bir vakitler
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Geçmiş zamanda, eskiden, vaktiyle


bir varmış bir yokmuş
Anlamı:

1. bir masala başlarken, `eskiden` anlamında söylenen bir tekerleme

Örnek:

1. Bir varmış bir yokmuş, develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken.

1. Bir varmış bir yokmuş, develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken.

2. masal gibi geçip gitmiş, artık hayal olmuş


bir yakadan baş çıkarmak
Anlamı:

1. bir çatı altında dirlik düzenlik içinde yaşamak


bir yana
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , -den başka, sayılmazsa, hariç tutulursa

Örnek:

1. Hastalıktan ötürü engelliler bir yana, hep susan bir insan tasarlamaya yetmiyor hayal gücüm.

1. Hastalıktan ötürü engelliler bir yana, hep susan bir insan tasarlamaya yetmiyor hayal gücüm.


bir yana dünya bir yana
Anlamı:

1. bir varlığa çok değer verildiğini anlatmak için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Mercan Usta bir yana dünya bir yana.

1. Mercan Usta bir yana dünya bir yana.


Ön Takı : (biri veya bir şey)

bir yanda
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir tarafta, hem ... hem

Örnek:

1. Bir yanda ev kadını ve evli kadın olma özlemi, bir yanda gününü gün etme özgürlüğünün tutkusu.

1. Bir yanda ev kadını ve evli kadın olma özlemi, bir yanda gününü gün etme özgürlüğünün tutkusu.


bir yandan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir taraftan, hem ... hem

Örnek:

1. Bir yandan tütün sararken bir yandan da köyün evlerine bakıyorum.

1. Bir yandan tütün sararken bir yandan da köyün evlerine bakıyorum.


bir yaşına daha girmek
Anlamı:

1. şimdiye değin görmediği şaşılacak yeni bir şeyle karşılaşmak

Örnek:

1. Ah anacığım bir yaşıma daha girdim, dünyada her şey aklıma gelirdi de tefle ayı oynatmak gelmezdi.

1. Ah anacığım bir yaşıma daha girdim, dünyada her şey aklıma gelirdi de tefle ayı oynatmak gelmezdi.


bir yastığa baş koymak
Anlamı:

1. evlilik hayatını mutlu bir biçimde geçirmek


bir yastıkta kocamak
Anlamı:

1. karı koca birlikte uzun bir ömür sürmek


bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden
Anlamı:

1. `oturmayacağını belirten konuk yatıya kalır, yemeyeceğini söyleyen de bir türlü doyurulamaz` anlamında kullanılan bir söz


bir yere kadar
Anlamı:

1. belli bir noktaya veya sınıra kadar


bir yığın
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birçok, pek çok

Örnek:

1. Canın boğazdan geldiğini öğrenmemiz için ise bir yığın zaman gerekti.

1. Canın boğazdan geldiğini öğrenmemiz için ise bir yığın zaman gerekti.


bir yiyip bin şükretmek
Anlamı:

1. kötü durumda olanlara bakarak kendi durumunun değerini bilmek

Örnek:

1. Bekâr olduğumuza bir yiyelim de bin şükredelim.

1. Bekâr olduğumuza bir yiyelim de bin şükredelim.


bir yol
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir kez, bir defa

Örnek:

1. Otuz Beş Yaş şiirinin kolay söylenir bir şiir olduğunu sananlar, kâğıdı kalemi alıp bir yol da kendileri denesinler.

1. Otuz Beş Yaş şiirinin kolay söylenir bir şiir olduğunu sananlar, kâğıdı kalemi alıp bir yol da kendileri denesinler.


bir yol tutturmak
Anlamı:

1. bir davranış, bir tutum biçimi belirlemek

Örnek:

1. Herkes bir yol tutturmuş kendince / Bir düzen kurmuş iyi kötü

1. Herkes bir yol tutturmuş kendince / Bir düzen kurmuş iyi kötü


bir yolunu bulmak
Anlamı:

1. çare bulmak, çözüm üretmek

Örnek:

1. Hemen bir yolunu bulurlar yükü üstlerinden aşırmanın.

1. Hemen bir yolunu bulurlar yükü üstlerinden aşırmanın.


bir yudum
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birazcık, çok az, bir yudumluk

Örnek:

1. Bir yudum anlayış görebilmek için yüzünde, zorluyorum kendimi.

1. Bir yudum anlayış görebilmek için yüzünde, zorluyorum kendimi.


bir yudumluk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir yudum

Örnek:

1. Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı.

1. Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı.


bir zahmet
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zahmet olmazsa