Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yol bulmak
Anlamı:

1. çare bulmak


yol çizmek
Anlamı:

1. bir konuda plan yapmak

Örnek:

1. Bütün günlerimiz için kendimize bir yol çizer, sonra her gün bunun aksine hareket ederiz.

1. Bütün günlerimiz için kendimize bir yol çizer, sonra her gün bunun aksine hareket ederiz.


yol erkân
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Usul, yöntem, davranış bilgisi


yol etmek
Anlamı:

1. o yere sık sık gitmek

Örnek:

1. Yol etti kendisine ihtiyarlar kahvesini.

1. Yol etti kendisine ihtiyarlar kahvesini.


Ön Takı : (bir yeri)

yol evladı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yolculuk sırasında arkadaşlık eden kimse


yol gitmek
Anlamı:

1. yolda ilerlemek


yol görünmek
Anlamı:

1. gitmek gerekmek


yol göstermek
Anlamı:

1. kılavuzluk etmek, yolu bilmeyene anlatmak, tarif etmek

Örnek:

1. Elinde güçlü bir çıra vardı, onu yüksekte tutarak yolculara yol gösteriyordu.

1. Elinde güçlü bir çıra vardı, onu yüksekte tutarak yolculara yol gösteriyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ne yapılacağını, nasıl davranılacağını öğretmek

Örnek:

1. Biz benzincinin istihkakını düşeriz, siz de benzini alırsınız, diye yol gösterirler.

1. Biz benzincinin istihkakını düşeriz, siz de benzini alırsınız, diye yol gösterirler.


yol gözlemek
Anlamı:

1. bir şeyin olmasını ummak

2. bir kimsenin gelmesini beklemek


yol halısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yolluk

Örnek:

1. Renkleri göz alıcı, tüylü bir yol halısıyla örtülmüş olan merdivenleri ağır ağır çıkıyorum.

1. Renkleri göz alıcı, tüylü bir yol halısıyla örtülmüş olan merdivenleri ağır ağır çıkıyorum.


yol harçlığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimseye yolculuk sırasında kullanması için verilen para

Örnek:

1. Yanıma epeyce yol harçlığı almıştım.

1. Yanıma epeyce yol harçlığı almıştım.

2. Yolculuk sırasında kullanılacak para


yol haritası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Belirli bir konuda amaca ulaşmak için yapılması gereken işler bütünü


yol işareti
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Yarış yolunda, yol gösteren oklar veya levhalar


yol iz bilmek
Anlamı:

1. gideceği yolu ve yeri bilmek

2. görgülü davranmak


yol kardeşi
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Yol kardeşliği kuran iki ailenin fertlerinden her biri, musahip


yol kardeşliği
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Evli iki aile arasında kurulan kardeşlik bağı, musahiplik


yol kesmek
Anlamı:

1. geçmesine engel olmak, durdurmak

Örnek:

1. Senin yolunu kesecek, engel olacak değilim.

1. Senin yolunu kesecek, engel olacak değilim.

2. ıssız yerlerde soygunculuk yapmak

3. motor vb. hızını azaltmak, devrini düşürmek

Örnek:

1. Motorun yanaşmasını bekliyorum, yol kestiği için şimdi hiç gürültü etmiyor.

1. Motorun yanaşmasını bekliyorum, yol kestiği için şimdi hiç gürültü etmiyor.


yol kilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar ve uzun olarak dokunmuş kilim türü

Örnek:

1. Meltem, deniz yüzüne sanki koyu mavi bir yol kilimi uzatıyordu.

1. Meltem, deniz yüzüne sanki koyu mavi bir yol kilimi uzatıyordu.


yol parası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yolculuk sırasında harcanmak için ayrılmış para


yol şaşmak
Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , yol çatallaşıp karışmak


yol tepmek
Anlamı:

1. çok uzun bir süre yürümek

Örnek:

1. Adam onca yolu tepip buraya dek gelmiş.

1. Adam onca yolu tepip buraya dek gelmiş.


yol tutmak
Anlamı:

1. bir yoldan kimseyi geçirmeyecek biçimde düzen kurmak


yol uğrağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçerken uğranılan, yanından yol geçen yer, uğrak, çiğnek


yol vermek
Anlamı:

1. geçmesine izin vermek

Örnek:

1. Hafif sağ yapıp askerî bir kamyona yol verdi.

1. Hafif sağ yapıp askerî bir kamyona yol verdi.

2. hızını artırmak

3. işten çıkarmak, işine son vermek

Örnek:

1. Mademki bu işi yapamıyorsun, o hâlde başka işimiz yok derler, bana yol verirler.

1. Mademki bu işi yapamıyorsun, o hâlde başka işimiz yok derler, bana yol verirler.


yol vurmak
Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , yol kesmek