Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yirmi beşlik
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yirmi beş kuruş veya lira değerinde para

Örnek:

1. Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı.

1. Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı.


yirmi binlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yirmi bin lira değerinde kâğıt para


yirmi milyonluk
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yirmi milyon liralık kâğıt para


yirmi yaş dişi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Akıl dişi


yirmibir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eldeki kâğıtların sayı toplamının yirmi bir olmasına dayalı bir tür iskambil oyunu


yirmilik

İlgili Kelimeler:

yirmilik diş

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde yirmi tane bulunan

Örnek:

1. Yirmilik çikolata paketi.

1. Yirmilik çikolata paketi.

2. Yirmi yaş ile ilgili, yirminci yaşa özgü

3. isim , isim , isim , isim , Yirmi lira değerinde kâğıt para

4. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yarım kuruş değerinde para, yirmi para


yirmilik diş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Akıl dişi


yirminci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yirmi sayısının sıra sıfatı, sırada on dokuzuncudan sonra gelen

Örnek:

1. Üzerimdeki kostüm yirminci yüzyıla aittir, kardeşim.

1. Üzerimdeki kostüm yirminci yüzyıla aittir, kardeşim.


yirmişer
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yirmi sayısının üleştirme sayı sıfatı

2. Her birine yirmi, her defasında yirmisi bir arada olan


yirmişerli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yirmişer yirmişer sıralanmış olan

2. Her biri yirmi birimden oluşan


yirmişerlik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde yirmi tane bulunan

Örnek:

1. Yirmişerlik portakal sandığı.

1. Yirmişerlik portakal sandığı.


yırtabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yırtabilmek işi


yırtabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yırtma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yırtmaya gücü yetmek


yırtıcı

İlgili Kelimeler:

yırtıcı hayvan, yırtıcı kuş

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Beslenmek için başka hayvanları parçalayarak yiyen (hayvan)

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kan dökmekten, insan öldürmekten zevk alan (kimse)

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tiz, yüksek (ses)

Örnek:

1. Bir sabah ev halkı, aşçı Şerife Hanım'ın yırtıcı çığlıklarıyla uyandı.

1. Bir sabah ev halkı, aşçı Şerife Hanım'ın yırtıcı çığlıklarıyla uyandı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İş bitiren, mahir

Örnek:

1. Buraların en çalışkan, en becerikli, en yırtıcı ve zengin adamıdır.

1. Buraların en çalışkan, en becerikli, en yırtıcı ve zengin adamıdır.


yırtıcı hayvan
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Vahşi hayvan


yırtıcı kuş
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Ehlîleştirilmemiş vahşi kuşlara verilen genel ad


yırtıcılar

İlgili Kelimeler:

gündüz yırtıcıları

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örnek hayvanı kartal veya baykuş olan, pençeli, eğri gagalı, etobur kuşlar takımı


yırtıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yırtıcı olma durumu

Örnek:

1. Kaplana dönen Mustafa bu sefer büsbütün yırtıcılığı ile haykırdı.

1. Kaplana dönen Mustafa bu sefer büsbütün yırtıcılığı ile haykırdı.


yırtık

İlgili Kelimeler:

yırtık pırtık, perdesi yırtık, yarım yırtık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yırtılmış olan

Örnek:

1. Yırtık yeri birleştiriyor, yapıştırmaya çalışıyor, yapamıyor, yatağın üstüne kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

1. Yırtık yeri birleştiriyor, yapıştırmaya çalışıyor, yapamıyor, yatağın üstüne kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

2. Eskimiş, parçalanmış

3. Cırlak, tiz, keskin (ses)

Örnek:

1. Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor.

1. Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor.

4. isim , isim , isim , isim , Yırtılma sonucu oluşmuş yarık

Örnek:

1. Çorabın yırtığı.

1. Çorabın yırtığı.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Utanması, çekinmesi olmayan

Örnek:

1. Becerikli, yırtık bir kız değil ki mağazalarda iş arasın, bulsun.

1. Becerikli, yırtık bir kız değil ki mağazalarda iş arasın, bulsun.


yırtık pırtık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parça parça olmuş, eskiyip parçalanmış, eski püskü

Örnek:

1. Çatıların üstüne çöp yığınlarından ayıkladıkları naylonları, yırtık pırtık savanları, delik deşik kilimleri serdiler.

1. Çatıların üstüne çöp yığınlarından ayıkladıkları naylonları, yırtık pırtık savanları, delik deşik kilimleri serdiler.


yırtıkça
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Girişken, becerikli

2. Hafifmeşrep, oynak, cazibeli

Örnek:

1. Ufak tefek ama şimdiden elektriği öbürkülerden başka, yırtıkça bir kız var içlerinde.

1. Ufak tefek ama şimdiden elektriği öbürkülerden başka, yırtıkça bir kız var içlerinde.


yırtıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yırtık olma durumu

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Utanmazlık


yırtılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yırtılma işi

Örnek:

1. Hayır, buna böyle bir yürek yırtılışına herhâlde artık dayanamam.

1. Hayır, buna böyle bir yürek yırtılışına herhâlde artık dayanamam.


yırtılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yırtılmak işi

Örnek:

1. Ben evrakı yırtılmaya hazır bir deste hâline getirince güçlükle söylendi.

1. Ben evrakı yırtılmaya hazır bir deste hâline getirince güçlükle söylendi.


yırtılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yırtma işi yapılmak veya yırtma işine konu olmak

Örnek:

1. Minibüs yolunda işçilerin üstü yazılı bezleri yırtıldı.

1. Minibüs yolunda işçilerin üstü yazılı bezleri yırtıldı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çekinmesi, sıkılması kalmamak