92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gündelikli
1. Marangoz atölyesinde yevmiyeli olarak çalışıyordu.
1. Marangoz atölyesinde yevmiyeli olarak çalışıyordu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Hayvanlar için saklanan kışlık yiyecek, yem
1. Akşama doğru Gökbel'den kurtulmuşlardı ama yeygi işleri yine ters gitti.
1. Akşama doğru Gökbel'den kurtulmuşlardı ama yeygi işleri yine ters gitti.
1. isim , isim , isim , isim , Musul, Halep ve Bağdat bölgelerinde yaygın bulunan, Tanrı'nın iyiliği, şeytanın kötülüğü temsil ettiğine, Tanrı ile şeytan arasında sürekli bir tartışma olduğuna inanan bir mezhep
2. Bu mezhepten olan kimse
Özel: Evet
Lisan : Arapça yezīdī
Telaffuz : yezi:di:
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Nefret edilen kimseler için kullanılan bir söz
1. Kolay canı çıkar mı o yezidin?
1. Kolay canı çıkar mı o yezidin?
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hilekâr, sahtekâr
Lisan : Arapça yezīd
1. isim , isim , isim , isim , Yezit olma durumu, yezit gibi davranma, kötülük, hainlik
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yığma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yığmaya gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Düzce iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : yığı'lca
1. isim , isim , isim , isim , Yığılma işi
2. Bir satış yerinde satışa hazır bulundurulan malların tümü, istif, stok
3. Bir gereksinimi karşılayacak maddeden çok miktarda yığma, istif, stok
4. tıp , tıp , tıp , tıp , Organizmada zararlı maddelerin birikmesi
1. isim , isim , isim , isim , Yığılışmak işi, izdiham
1. Yığılışmanın önüne geçmek için çare düşünmeli.
1. Yığılışmanın önüne geçmek için çare düşünmeli.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir yerde birikmek, toplanmak
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın yığılmak
Telaffuz : yığılı'vermek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yığma işine konu olmak veya yığma işi yapılmak
1. Yarım saate varmadan evdeki bütün çarşaflar, pikeler, yorganlar, yastıklar salonun ortasına yığılmış oluyordu.
1. Yarım saate varmadan evdeki bütün çarşaflar, pikeler, yorganlar, yastıklar salonun ortasına yığılmış oluyordu.
2. Çok sayıda birikmek, toplanmak
1. Bütün köşk, kapının önüne yığıldı.
1. Bütün köşk, kapının önüne yığıldı.
3. Düşmek, yıkılmak, kendini tutamayıp çökmek
1. Adam, iskelenin üstüne yığılmış, son nefesini verirken biçarenin şapkasını aşırmışlar.
1. Adam, iskelenin üstüne yığılmış, son nefesini verirken biçarenin şapkasını aşırmışlar.
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Bir sanayi dalında yararlanılan ham, işlenmiş veya yarı işlenmiş maddelerin tümü, stok
2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Satılmamış, istif edilmiş mal, stok