Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yetiştiricilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetiştirici olma durumu


yetiştirilebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetiştirilebilmek işi


yetiştirilebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yetiştirme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Her iki ucuna da gerçek çiçeklerin yetiştirilebilmesi için iki büyük mermer saksı iliştirilmiş bir taş duvarla çevrelenmişti.

1. Her iki ucuna da gerçek çiçeklerin yetiştirilebilmesi için iki büyük mermer saksı iliştirilmiş bir taş duvarla çevrelenmişti.


yetiştirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetiştirilmek işi


yetiştirilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yetiştirme işi yapılmak

Örnek:

1. Köşkünün arka tarafında çiçek serleri vardır, her mevsim en nadide çiçekler yetiştirilir.

1. Köşkünün arka tarafında çiçek serleri vardır, her mevsim en nadide çiçekler yetiştirilir.

2. Eğitilmek

Örnek:

1. İyi yetiştirilmemiş gençler hayatta hiçbir işe yaramıyorlar, kendilerini küçük görüyor ve asi oluyorlar.

1. İyi yetiştirilmemiş gençler hayatta hiçbir işe yaramıyorlar, kendilerini küçük görüyor ve asi oluyorlar.


yetiştirim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir hayvana herhangi bir amaçla birtakım alışkanlıklar ve beceriler kazandırma işi


yetiştirme

İlgili Kelimeler:

yetiştirme yurdu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetiştirmek işi

Örnek:

1. Hepimiz Mustafa Kemal'e borçluyuz. Onun en büyük gazası ve gaziliği bizim mesleğimizi yetiştirmesindedir.

1. Hepimiz Mustafa Kemal'e borçluyuz. Onun en büyük gazası ve gaziliği bizim mesleğimizi yetiştirmesindedir.

2. Birinin koruyuculuğunda yetişen kimse


yetiştirme yurdu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Anne ve babası olmayan veya anne ve babası tarafından bırakılan, haklarında koruma kararı alınan, 7-18 yaşlarındaki çocukların barındırılıp yetiştirildiği eğitim kurumu, çocuk yuvası


yetiştirmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak

2. Vaktinde hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek

Örnek:

1. Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim.

1. Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim.

3. Birini gerekli bir iş için tam zamanında bir yere götürmek

Örnek:

1. Hastayı doktora yetiştirmek.

1. Hastayı doktora yetiştirmek.

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üretmek, büyütmek, geliştirmek

Örnek:

1. Evlerinin bahçesinde bir iki elma, erik ağacı yetiştirirler.

1. Evlerinin bahçesinde bir iki elma, erik ağacı yetiştirirler.

5. İletmek, duyurmak

6. Sağlayıp vermek

Örnek:

1. Sigara yakmak isteyenlere kibrit yetiştirir.

1. Sigara yakmak isteyenlere kibrit yetiştirir.

7. -i , -i , -i , -i , Yetmesini sağlamak

Örnek:

1. Cephemiz susuz, kuru ekmek ve benzini güç yetiştiriyoruz.

1. Cephemiz susuz, kuru ekmek ve benzini güç yetiştiriyoruz.

8. -i , -i , -i , -i , Aceleyle ulaştırmak

9. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Söylenmemesi gereken bir şeyi birine hemen söylemek

Örnek:

1. Hiç kalır mı? Ertesi gün valiye yetiştirdiler.

1. Hiç kalır mı? Ertesi gün valiye yetiştirdiler.

10. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Çocuğun gelişip büyümesine özen göstermek

Örnek:

1. Munise'yi güzel ahlaklı bir kadın olarak yetiştirecektim.

1. Munise'yi güzel ahlaklı bir kadın olarak yetiştirecektim.

11. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Eğitim, öğrenim sağlamak


yetke
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Otorite

Örnek:

1. Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim.

1. Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim.

2. Yeterliğine herkesi inandırarak bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, otorite, sulta, velayet


yetkeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Otoritesi olan


yetki

İlgili Kelimeler:

yetki belgesi, yetki devri, yetki gasbı, sınırsız yetki, takdir yetkisi, yargı yetkisi, yasama yetkisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet

Örnek:

1. Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti.

1. Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti.


yetki belgesi
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir makam veya organ adına bir işi, bir konuyu yürütmekle görevli olunduğunu gösteren belge


yetki devri
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir makam veya organın sahip olduğu yetkileri başka bir makam veya organa devretmesi


yetki gasbı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Hukuki bir işlemin yetkisiz bir kimse tarafından ele geçirilmesi


yetki vermek
Anlamı:

1. yetkilendirmek


Ön Takı : (birine)

yetkilendirim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetkilendirme işi, otorizasyon


yetkilendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetkilendirmek işi


yetkilendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Birini yetkili kılmak


yetkili

İlgili Kelimeler:

yetkili merci, yetkili servis, yetkili yargıç

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir işte yetkisi olan (kimse), salahiyetli, salahiyettar

Örnek:

1. Fabrikanın bir yetkilisi onlara açıklamalar yapıyordu.

1. Fabrikanın bir yetkilisi onlara açıklamalar yapıyordu.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Mezun


yetkili kılmak
Anlamı:

1. yetkisini kullanma imkânını vermek

Örnek:

1. Fakat kendileri gelmeden önce, bir küçük pürüzü gidermek konusunda da yetkili kıldılar.

1. Fakat kendileri gelmeden önce, bir küçük pürüzü gidermek konusunda da yetkili kıldılar.


yetkili merci
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Sorumlu ve yetkili makam


yetkili servis
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ticari kuruluşların çeşitli bölgelerde kendilerini temsil etmeleri amacıyla görevlendirdikleri işletme

2. Alıcıların aldıkları ürünleri kurma, bakımlarını yapma, meydana gelen bozuklukları giderme gibi görevleri olan işletme


yetkili yargıç
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir davayı görmekle ve yürütmekle sorumlu ve ehliyetli hâkim


yetkili yargıçlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetkili yargıç olma durumu

2. Yetkili yargıcın yaptığı iş