Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yatılı bölge okulu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerleşim yerleri dağınık olan bölgelerde çocuklara eğitim ve öğretim olanağı sağlamak amacıyla belli bir merkezde yatılı ve gündüzlü açılmış olan eğitim kurumu


yatılılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatılı olma durumu


yatılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatılma işi


yatılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatılmak işi


yatılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yatma işi yapılmak


yatım
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemi direklerinin başa veya kıça doğru olan eğimi


yatıp kalkıp
Anlamı:

1. her zaman, hep

Örnek:

1. Yatıp kalkıp anama dua ediyorum.

1. Yatıp kalkıp anama dua ediyorum.


yatıp kalkmak
Anlamı:

1. gecelerini geçirmek

Örnek:

1. Yatıp kalktığım odamın penceresinden bakınca bir baştan bir başa bütün sokağı görüyordum.

1. Yatıp kalktığım odamın penceresinden bakınca bir baştan bir başa bütün sokağı görüyordum.

2. cinsel ilişkide bulunmak

Örnek:

1. Öteki, çok kadınla oynaşmış ve hatta yatıp kalkmış, sevda damarları kaşarlanmış bir gençti.

1. Öteki, çok kadınla oynaşmış ve hatta yatıp kalkmış, sevda damarları kaşarlanmış bir gençti.


yatır
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğaüstü gücü bulunduğuna ve insanlara yardım ettiğine inanılan kimsenin mezarı


yatırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırabilmek işi


yatırabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yatırma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Kirpi dikeni saçlarını, ne briyantinle yatırabiliyor ne pomatla.

1. Kirpi dikeni saçlarını, ne briyantinle yatırabiliyor ne pomatla.

2. Yatırmaya gücü yetmek


yatırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırılmak işi


yatırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yatırma işi yapılmak

Örnek:

1. Bu boş arsacıkta, yan yatırılmış bir bayram salıncağı duruyor.

1. Bu boş arsacıkta, yan yatırılmış bir bayram salıncağı duruyor.


yatırım

İlgili Kelimeler:

yatırım bankası, yatırım fonu, ölü yatırım, ekipman yatırımı, sanayi yatırımı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırma işi

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Parayı, gelir getirici, taşınır veya taşınmaz bir mala yatırma, mevduat, plasman

3. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Millî ekonominin veya bir ticaret kuruluşunun üretim ve hizmet gücünü artırıcı nitelikte olan aktif değerlerine yapılan yeni eklemeler, envestisman

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir çıkar veya kazanç sağlamak için yapılan davranış


yatırım bankası
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Yatırım finansmanı ve harcamalarını karşılamak üzere kurulan banka


yatırım fonu
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Tasarruf sahiplerinden katılma belgesi karşılığında toplanan birikimlerden oluşan fonların, sermaye piyasası araçlarında değerlendirilmek üzere bir havuz içerisinde toplanması ve uzmanlar tarafından yönetilmesi temeline dayalı kolektif bir yatırım aracı


yatırım yapmak
Anlamı:

1. gelir amacıyla bir işe para yatırmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ileride bir çıkar veya kazanç sağlamak için önceden ortam hazırlamak


yatırımcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırım yapan kimse


yatırımcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırımcı olma durumu


yatırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırma işi


yatırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırmak işi


yatırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak

Örnek:

1. Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım.

1. Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım.

2. -i , -i , -de , -de , -i , -i , -de , -de , Uyutmak

Örnek:

1. Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar.

1. Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar.

3. -i , -i , -i , -i , Eğmek, yatık duruma getirmek

Örnek:

1. Yağmur ekinleri yatırdı.

1. Yağmur ekinleri yatırdı.

4. -i , -i , -i , -i , Konuk etmek

5. Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek

Örnek:

1. Eline geçen serveti emlake yatırıyordu.

1. Eline geçen serveti emlake yatırıyordu.

6. Parayı ödemek amacıyla bir kuruluşa vermek, teslim etmek

Örnek:

1. Telefon parasını PTT'ye yatırdım.

1. Telefon parasını PTT'ye yatırdım.

7. Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek

Örnek:

1. Pastırmayı çemene yatırmak.

1. Pastırmayı çemene yatırmak.

8. -i , -i , -i , -i , Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak

Örnek:

1. Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor.

1. Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor.

9. Harcamak

Örnek:

1. Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır.

1. Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır.

10. argo , argo , argo , argo , Başarısızlığa uğramasına yol açmak


yatırtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatırtmak işi


yatırtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yatırma işini yaptırmak


yatış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatma işi