yatırmak

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak

Örnek:

1. Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım.

1. Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım.

2. -i , -i , -de , -de , -i , -i , -de , -de , Uyutmak

Örnek:

1. Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar.

1. Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar.

3. -i , -i , -i , -i , Eğmek, yatık duruma getirmek

Örnek:

1. Yağmur ekinleri yatırdı.

1. Yağmur ekinleri yatırdı.

4. -i , -i , -i , -i , Konuk etmek

5. Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek

Örnek:

1. Eline geçen serveti emlake yatırıyordu.

1. Eline geçen serveti emlake yatırıyordu.

6. Parayı ödemek amacıyla bir kuruluşa vermek, teslim etmek

Örnek:

1. Telefon parasını PTT'ye yatırdım.

1. Telefon parasını PTT'ye yatırdım.

7. Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek

Örnek:

1. Pastırmayı çemene yatırmak.

1. Pastırmayı çemene yatırmak.

8. -i , -i , -i , -i , Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak

Örnek:

1. Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor.

1. Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor.

9. Harcamak

Örnek:

1. Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır.

1. Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır.

10. argo , argo , argo , argo , Başarısızlığa uğramasına yol açmak