Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yanardönerlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanardöner olma durumu


yanaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaşabilmek işi


yanaşabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yanaşma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Böyle en kaba menfaat karşılığı bulduğun ve senden hazzetmediğini bildiğin bir kadına nasıl yanaşabiliyorsun?

1. Böyle en kaba menfaat karşılığı bulduğun ve senden hazzetmediğini bildiğin bir kadına nasıl yanaşabiliyorsun?

2. Yanaşmaya gücü yetmek


yanaşık

İlgili Kelimeler:

yanaşık düzen, yanaşık nizam

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yanaşmış durumda olan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Yanaşmış bir biçimde

Örnek:

1. Arabalar kapı önündeki kaldırıma yanaşık park etmişler.

1. Arabalar kapı önündeki kaldırıma yanaşık park etmişler.


yanaşık düzen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişi veya araçların birbirinin yanında ve aynı hizada düzenli duruşu, yanaşık nizam


yanaşık nizam
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaşık düzen


yanaşıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaşık olma durumu


yanaşılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaşılmak işi


yanaşılmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yanaşma işi yapılmak


yanaşlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz veya ırmakta iskele


yanaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaşmak işi

Örnek:

1. Ufak çocukların sigara yakmak için yanaşmalarına içerlemişimdir.

1. Ufak çocukların sigara yakmak için yanaşmalarına içerlemişimdir.

2. Genellikle bir çiftçi yanında çalışan işçi, tutma

Örnek:

1. Arabayı yaşlı bir çiftlik yanaşması sürüyor.

1. Arabayı yaşlı bir çiftlik yanaşması sürüyor.


yanaşmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek

Örnek:

1. Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım.

1. Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım.

2. Vapur, kayık vb. kıyıya varmak

Örnek:

1. Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü.

1. Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek

Örnek:

1. Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir.

1. Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir.

4. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , İlişki kurmak

Örnek:

1. Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz.

1. Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz.


yanaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaştırmak işi


yanaştırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yanaşmasını sağlamak

Örnek:

1. Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı.

1. Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı.


yanay

İlgili Kelimeler:

yanay doğrusu, yanay düzlemi

Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir cismin düşey kesiti, profil

2. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Katmanları gösteren kesit


yanay doğrusu
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Yer eksenine dik olan doğru


yanay düzlemi
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Yer düzlemi yer eksenine dik olan düzlem


yanaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Ters, huysuz (kimse)


yanazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaz olma durumu


yancı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kahvelerde oynanan oyunları seyreden ve bedavadan yiyip içen kimse

2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Düşmana karşı ilerleyen bir kuvvetin yandan gelebilecek baskınlardan korunmak amacıyla oluşturduğu emniyet birliği


yancık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle çobanların kullandığı azık torbası

Örnek:

1. İki sipahinin yancıklarında biraz peksimet, biraz da dut kakı olduğu hâlde daha bir lokma yemiş değillerdi.

1. İki sipahinin yancıklarında biraz peksimet, biraz da dut kakı olduğu hâlde daha bir lokma yemiş değillerdi.


yancılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yancı olma durumu


yandan çarklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Her iki yanında birer çarkı bulunan ve bu çarklarla ağır hareket eden (vapur)

Örnek:

1. Ada vapuru yandan çarklı / Bayraklar donanmış cafcaflı

1. Ada vapuru yandan çarklı / Bayraklar donanmış cafcaflı

2. Bir yanına eğilerek yürüyen

3. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Şekeri yanına konulmuş olan kahve veya çay

4. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Çaçaron


yandaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birinden yana olan veya bir düşünceye, bir isteğe katılan, onu destekleyen kimse, yanlı, taraflı, taraftar

Örnek:

1. En hararetli İngiliz yandaşları, üzgün ve umutsuz.

1. En hararetli İngiliz yandaşları, üzgün ve umutsuz.


yandaşlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yandaş olma durumu, yanlılık, taraflılık, taraftarlık