92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Yan gözle bakma
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ters bakma
1. beğenmeyerek veya düşmanca bakmak
2. kötü niyet beslemek
1. Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım.
1. Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım.
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , bir işten kaçmak
1. Bir görev olmasına karşın, biz bu göreve yan çizmeyi yeğliyoruz.
1. Bir görev olmasına karşın, biz bu göreve yan çizmeyi yeğliyoruz.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Çekimli bir fiilden sonra kullanılan ki bağlacı, dilek kipi veya şartlı birleşik zamanla kurularak temel cümleye bağlanan cümle, yan tümce
1. Öyle sanıyorum ki Ali bugün gelir.
1. Öyle sanıyorum ki Ali bugün gelir.
1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Yükseköğretimde öğrencinin temel alan yanında devam ettiği ikincil alan
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Tedavi için uygulanan ilacın kişide kullanım amacı dışında sebep olduğu olumsuz etki, yan tesir
2. Dolaylı yapılan etki, yan tesir
1. isim , isim , isim , isim , Baş bölümü hafif konik, gövde ve kuyruk bölümündeki parçalar boru şeklinde olan bir tür üflemeli çalgı
1. yan gelmek
1. El âlem kaloriferli konaklarda yan gelip otururken sen işte böyle tir tir titrersin.
1. El âlem kaloriferli konaklarda yan gelip otururken sen işte böyle tir tir titrersin.
2. Eloğlu erkenden ayaktadır. Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir.
2. Eloğlu erkenden ayaktadır. Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir.
1. bir işe karışmayarak rahatına bakmak, keyfince yaşamak
1. Köşke kurulalım; rahatımıza, keyfimize bakıp yan gelelim.
1. Köşke kurulalım; rahatımıza, keyfimize bakıp yan gelelim.
1. yan bakmak
2. belli etmeden, göz ucuyla bakmak
1. Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu.
1. Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Ciltli kitaplarda cildi kitaba bağlayan ve gerektiğinde çeşitli motiflerle süslenen ara kâğıt
1. isim , isim , isim , isim , Bir görevliye aldığı aylık veya ücretten başka türlü sebeplerle ödenen para
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , alay yollu , alay yollu , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , alay yollu , alay yollu , birinin, yeni bir durum karşısında ne yapacağını kestiremeyerek şaşkınlık geçirdiğini anlatmak için kullanılan bir söz
1. Bütün görevlileri yan pala Zeydün, hepimiz ve her şey eski hamam, eski tas.
1. Bütün görevlileri yan pala Zeydün, hepimiz ve her şey eski hamam, eski tas.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yan cümle
1. isim , isim , isim , isim , Bir ana ürün elde edilirken ortaya çıkan başka ürün
1. Petrol arıtımında asfalt, yan ürünlerden biridir.
1. Petrol arıtımında asfalt, yan ürünlerden biridir.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yanlamasına
1. Yan yan yürümeyi, yürürken ellerini böğürlerine dayamayı, kafalarını öne yıkmayı alışkanlık hâline getirdiler.
1. Yan yan yürümeyi, yürürken ellerini böğürlerine dayamayı, kafalarını öne yıkmayı alışkanlık hâline getirdiler.
1. göz ucuyla bakmak
1. İhtiyar kadın yan yan torununa bakıyordu.
1. İhtiyar kadın yan yan torununa bakıyordu.
2. kin, nefret veya öfke ile bakmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birbirinin yanında olan
1. Burada, yan yana iki odamız vardı.
1. Burada, yan yana iki odamız vardı.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Biri ötekinin yanında olarak
1. Hiçbir yerde yan yana gelmedik.
1. Hiçbir yerde yan yana gelmedik.