Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yan bakış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yan gözle bakma

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ters bakma


yan bakmak
Anlamı:

1. beğenmeyerek veya düşmanca bakmak

2. kötü niyet beslemek

Örnek:

1. Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım.

1. Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım.


yan basmak
Anlamı:

1. bir işte aldanmak

2. dürüst davranmamak, kaypaklık etmek


yan çizgisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yerin yan tarafına çizilen çizgi


yan çizmek
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , bir işten kaçmak

Örnek:

1. Bir görev olmasına karşın, biz bu göreve yan çizmeyi yeğliyoruz.

1. Bir görev olmasına karşın, biz bu göreve yan çizmeyi yeğliyoruz.


yan cümle
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Çekimli bir fiilden sonra kullanılan ki bağlacı, dilek kipi veya şartlı birleşik zamanla kurularak temel cümleye bağlanan cümle, yan tümce

Örnek:

1. Öyle sanıyorum ki Ali bugün gelir.

1. Öyle sanıyorum ki Ali bugün gelir.


yan dal
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Yükseköğretimde öğrencinin temel alan yanında devam ettiği ikincil alan


yan etki
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Tedavi için uygulanan ilacın kişide kullanım amacı dışında sebep olduğu olumsuz etki, yan tesir

2. Dolaylı yapılan etki, yan tesir


yan flüt
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Baş bölümü hafif konik, gövde ve kuyruk bölümündeki parçalar boru şeklinde olan bir tür üflemeli çalgı


yan gelip oturmak (veya yatmak)
Anlamı:

1. yan gelmek

Örnek:

1. El âlem kaloriferli konaklarda yan gelip otururken sen işte böyle tir tir titrersin.

1. El âlem kaloriferli konaklarda yan gelip otururken sen işte böyle tir tir titrersin.

2. Eloğlu erkenden ayaktadır. Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir.

2. Eloğlu erkenden ayaktadır. Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir.


yan gelmek
Anlamı:

1. bir işe karışmayarak rahatına bakmak, keyfince yaşamak

Örnek:

1. Köşke kurulalım; rahatımıza, keyfimize bakıp yan gelelim.

1. Köşke kurulalım; rahatımıza, keyfimize bakıp yan gelelim.


yan gözle bakmak
Anlamı:

1. yan bakmak

2. belli etmeden, göz ucuyla bakmak

Örnek:

1. Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu.

1. Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu.


yan hakem
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Yardımcı hakem


yan kabağı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birinin yanından ayrılmayan (kimse)


yan kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ciltli kitaplarda cildi kitaba bağlayan ve gerektiğinde çeşitli motiflerle süslenen ara kâğıt


yan ödeme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir görevliye aldığı aylık veya ücretten başka türlü sebeplerle ödenen para


yan pala Zeydün
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , alay yollu , alay yollu , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , alay yollu , alay yollu , birinin, yeni bir durum karşısında ne yapacağını kestiremeyerek şaşkınlık geçirdiğini anlatmak için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Bütün görevlileri yan pala Zeydün, hepimiz ve her şey eski hamam, eski tas.

1. Bütün görevlileri yan pala Zeydün, hepimiz ve her şey eski hamam, eski tas.


yan sanayi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ana sanayiye yardımcı sanayi kolu


yan tesir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yan etki


yan tümce
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yan cümle


yan tutmak
Anlamı:

1. taraflardan yalnızca birini desteklemek, yansız davranmamak


yan ürün
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ana ürün elde edilirken ortaya çıkan başka ürün

Örnek:

1. Petrol arıtımında asfalt, yan ürünlerden biridir.

1. Petrol arıtımında asfalt, yan ürünlerden biridir.


yan yan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yanlamasına

Örnek:

1. Yan yan yürümeyi, yürürken ellerini böğürlerine dayamayı, kafalarını öne yıkmayı alışkanlık hâline getirdiler.

1. Yan yan yürümeyi, yürürken ellerini böğürlerine dayamayı, kafalarını öne yıkmayı alışkanlık hâline getirdiler.


yan yan bakmak
Anlamı:

1. göz ucuyla bakmak

Örnek:

1. İhtiyar kadın yan yan torununa bakıyordu.

1. İhtiyar kadın yan yan torununa bakıyordu.

2. kin, nefret veya öfke ile bakmak


yan yana
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birbirinin yanında olan

Örnek:

1. Burada, yan yana iki odamız vardı.

1. Burada, yan yana iki odamız vardı.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Biri ötekinin yanında olarak

Örnek:

1. Hiçbir yerde yan yana gelmedik.

1. Hiçbir yerde yan yana gelmedik.