yanaşmak

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek

Örnek:

1. Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım.

1. Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım.

2. Vapur, kayık vb. kıyıya varmak

Örnek:

1. Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü.

1. Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek

Örnek:

1. Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir.

1. Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir.

4. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , İlişki kurmak

Örnek:

1. Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz.

1. Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz.