92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örnek hayvanı kırlangıç balığı ve zargana olan, kemikli balıklar takımının kefaller alt takımına giren bir familya
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Karabuğdaygillerden, yaprakları yürek biçiminde, kökü dıştan sincabi ve içten sarı renkte olan bir tür ravent (Rheum rhaponticum)
1. isim , isim , isim , isim , Pervane
1. Boğaz'dan uskur gürültüleriyle köpük köpük geçen bir vapura dalmış.
1. Boğaz'dan uskur gürültüleriyle köpük köpük geçen bir vapura dalmış.
Lisan : İngilizce screw
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Topraktan veya madenden yapılmış çorba tası, çukur çanak
kayıtımla uslamlama
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Usa vurma
1. Bu uslamlama karşısında, yerel seçimlerin iktidarı belirleyemeyeceği inancı tümden temelsiz düşmektedir.
1. Bu uslamlama karşısında, yerel seçimlerin iktidarı belirleyemeyeceği inancı tümden temelsiz düşmektedir.
1. -i , -i , ruh bilimi , ruh bilimi , -i , -i , ruh bilimi , ruh bilimi , Usa vurmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yadırganan, ayıplanan davranışlardan vazgeçmek, davranışlarına düzen vermek
1. Deli eniştemiz bir hayli yaşlanmıştı fakat hiç uslanmış değildi.
1. Deli eniştemiz bir hayli yaşlanmıştı fakat hiç uslanmış değildi.
2. Herhangi bir olaydan ders almak, aklı başına gelmek
uslu akıllı, akıllı uslu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli, müeddep, yaramaz karşıtı
1. Uslu ve çekingen huyum ne kendimi ne de nafakamı herhangi bir sert hareketle savunmaya asla müsait değildi.
1. Uslu ve çekingen huyum ne kendimi ne de nafakamı herhangi bir sert hareketle savunmaya asla müsait değildi.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Uysal bir biçimde
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Akıllı, zeki
1. Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz
1. Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Olgun, ağırlığı ve değeri olan (kimse)
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Olgun bir biçimde
1. Senin bundan sonra Mebrure'ye uslu akıllı görünebileceğini tahmin edemiyorum.
1. Senin bundan sonra Mebrure'ye uslu akıllı görünebileceğini tahmin edemiyorum.
1. yaramazlık etmemek
1. Sizin gitmeyeceğinizi bildiği için uslu oturacaktır.
1. Sizin gitmeyeceğinizi bildiği için uslu oturacaktır.
1. isim , isim , isim , isim , Uslu olma durumu
1. Bir kavga çıkarırlar, kan bile dökebilirlerdi. Ancak nedense uslulukları tuttu.
1. Bir kavga çıkarırlar, kan bile dökebilirlerdi. Ancak nedense uslulukları tuttu.
süslü üslup, yalın üslup, telgraf üslubu
1. isim , isim , isim , isim , Anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz
1. Akşam içinde en büyük üstatların eserleri kadar mükemmel ve muhteşem olan tabiat bize bir eda ve üslup dersi verir.
1. Akşam içinde en büyük üstatların eserleri kadar mükemmel ve muhteşem olan tabiat bize bir eda ve üslup dersi verir.
2. Bir sanatçıya, bir çağa veya bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği, biçem, stil
1. Bu üslup, ruhumun yazıma akseden hâletini gösteriyor.
1. Bu üslup, ruhumun yazıma akseden hâletini gösteriyor.
3. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, biçem, tarz, stil
1. Dili, üslubu, istiareleri, hayalleri herkesinkinden ayrı olan bu eserin mevzusunu bile başkalarınınkine benzetmedi.
1. Dili, üslubu, istiareleri, hayalleri herkesinkinden ayrı olan bu eserin mevzusunu bile başkalarınınkine benzetmedi.
Lisan : Arapça uslūb
Telaffuz : üslu:bu, l ince okunur
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Üsluba gösterilen aşırı özen
1. -i , -i , -i , -i , Doğal biçimlerin görünüş özelliklerini yitirmeden yalınlaştırılması ile motif oluşturmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üslubu olan
1. On dokuzuncu asırda aşk, ömrünü üsluplu salonlarda geçirir oldu.
1. On dokuzuncu asırda aşk, ömrünü üsluplu salonlarda geçirir oldu.