süslü üslup, yalın üslup, telgraf üslubu
1. isim , isim , isim , isim , Anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz
1. Akşam içinde en büyük üstatların eserleri kadar mükemmel ve muhteşem olan tabiat bize bir eda ve üslup dersi verir.
1. Akşam içinde en büyük üstatların eserleri kadar mükemmel ve muhteşem olan tabiat bize bir eda ve üslup dersi verir.
2. Bir sanatçıya, bir çağa veya bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği, biçem, stil
1. Bu üslup, ruhumun yazıma akseden hâletini gösteriyor.
1. Bu üslup, ruhumun yazıma akseden hâletini gösteriyor.
3. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, biçem, tarz, stil
1. Dili, üslubu, istiareleri, hayalleri herkesinkinden ayrı olan bu eserin mevzusunu bile başkalarınınkine benzetmedi.
1. Dili, üslubu, istiareleri, hayalleri herkesinkinden ayrı olan bu eserin mevzusunu bile başkalarınınkine benzetmedi.
Lisan : Arapça uslūb
Telaffuz : üslu:bu, l ince okunur