Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
uğrak yeri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sık uğranılan yer


uğralama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğralamak işi


uğralamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Uğra serpmek


uğrama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğramak işi

Örnek:

1. Paşa acele bir taarruzun başarısızlığa uğramasından çekinmektedir.

1. Paşa acele bir taarruzun başarısızlığa uğramasından çekinmektedir.


uğramak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yola devam etmek üzere, bir yerde kısa bir süre kalmak

Örnek:

1. Karaya uğramak, her denizci gibi cinine gidiyordu.

1. Karaya uğramak, her denizci gibi cinine gidiyordu.

2. Bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek

Örnek:

1. Ona kapıdan şöyle bir uğramak isterdim.

1. Ona kapıdan şöyle bir uğramak isterdim.

3. Fırlayarak çıkmak, hızla çıkmak

Örnek:

1. Zelzele çığlığıyla beraber hepsi evden dışarı uğradılar.

1. Zelzele çığlığıyla beraber hepsi evden dışarı uğradılar.

4. Kötü duruma konu olmak

Örnek:

1. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça harp bir cinayettir.

1. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça harp bir cinayettir.

5. Yaklaşmak

Örnek:

1. Erkek misafir geldiği zaman Despina'dan başka kimse salona, kapının yanına uğramayacaktı.

1. Erkek misafir geldiği zaman Despina'dan başka kimse salona, kapının yanına uğramayacaktı.

6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Cin, peri çarpmak


uğranılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğranılmak işi


uğranılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uğrama işi yapılmak

Örnek:

1. Yeni yetişen babayiğitler orasını er geç uğranılacak bir menzil sayarlardı.

1. Yeni yetişen babayiğitler orasını er geç uğranılacak bir menzil sayarlardı.


uğranış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğranma işi


uğranma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğranmak işi


uğranmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uğrama işi yapılmak


uğraş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir insanın yaptığı iş veya meslek, iş güç, meşguliyet

Örnek:

1. Bu arada köy yaşamından çeşitli sahneleri, uğraşları canlandıran oyunlar vardır.

1. Bu arada köy yaşamından çeşitli sahneleri, uğraşları canlandıran oyunlar vardır.

2. Bir kimsenin kendi isteğiyle seçerek ve zevk alarak yaptığı iş, iş güç, meşguliyet

3. Bir güçlüğü yenmek için gösterilen sürekli çaba, mücadele

Örnek:

1. Onlara biraz gayretle anımsatılabilir bu gerçekler ama bu hem zahmetli, hem de süreç içinde kendimizi de onları da kırmayı göze alan bir uğraş gerektirir.

1. Onlara biraz gayretle anımsatılabilir bu gerçekler ama bu hem zahmetli, hem de süreç içinde kendimizi de onları da kırmayı göze alan bir uğraş gerektirir.


uğraşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğraşabilmek işi


uğraşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uğraşma ihtimali veya imkânı bulunmak


uğraşı

İlgili Kelimeler:

yaşama uğraşısı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğraşılan şey, meşgale

2. Görev ve meslek dışında severek yapılan, dinlendirici, oyalayıcı uğraş, düşkü, hobi


uğraşılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğraşılabilmek durumu


uğraşılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uğraşılma ihtimali bulunmak

Örnek:

1. Fakat yine zannederim ki genç kız sırf bu sebepten, bu gururdan dolayı onu ötekilerden ayırmış ve ona uğraşılabilecek, sevilebilecek bir şahsiyet izafe etmişti.

1. Fakat yine zannederim ki genç kız sırf bu sebepten, bu gururdan dolayı onu ötekilerden ayırmış ve ona uğraşılabilecek, sevilebilecek bir şahsiyet izafe etmişti.


uğraşılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğraşılmak işi


uğraşılmak fiil
Anlamı:

1. -le , -le , -le , -le , Uğraşma işi yapılmak


uğraşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğraşmak işi

Örnek:

1. Çetin bir uğraşma pahasına mesleğimde muvaffak oluyorum.

1. Çetin bir uğraşma pahasına mesleğimde muvaffak oluyorum.


uğraşmak fiil
Anlamı:

1. -le , -le , -le , -le , Bir iş üzerinde sürekli çalışmak

Örnek:

1. Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi.

1. Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi.

2. -e , -e , -e , -e , Bir işi başarmaya çalışmak, iş edinmek

Örnek:

1. İkisi barbut oynuyor, üçüncüsü, en küçükleri, bir çekirgeye sigara içirmeye uğraşıyordu.

1. İkisi barbut oynuyor, üçüncüsü, en küçükleri, bir çekirgeye sigara içirmeye uğraşıyordu.

3. Zamanını bir işe verme durumunda kalmak

4. Savaşmak

Örnek:

1. Düşmanlarla uğraşmak için sonuna kadar çalışmaya azmettik.

1. Düşmanlarla uğraşmak için sonuna kadar çalışmaya azmettik.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birine kötü davranmak

Örnek:

1. Aman, siz de hep beybabamla uğraşırsınız!

1. Aman, siz de hep beybabamla uğraşırsınız!


uğraştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğraştırmak işi


uğraştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Uğraşmasına yol açmak

Örnek:

1. Bu iş beni çok uğraştırdı.

1. Bu iş beni çok uğraştırdı.


uğratabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğratabilmek işi


uğratabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Uğratma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Aksine hapse girecek olursan mecmuayı sekteye uğratabilir.

1. Aksine hapse girecek olursan mecmuayı sekteye uğratabilir.


uğratış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğratma işi