Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
üfleyiverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üfleyivermek işi


üfleyivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Aniden üflemek

Örnek:

1. Şimdi şu lambayı üfleyiver.

1. Şimdi şu lambayı üfleyiver.


Telaffuz : üfleyi'vermek

ufuk

İlgili Kelimeler:

ufuk çizgisi, ufku dar, ufku geniş

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren

Örnek:

1. Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk.

1. Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk.

2. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, ihata

Örnek:

1. Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.

1. Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çevre, dolay


Lisan : Arapça ufḳ

ufuk çizgisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göz eriminin, geçen yatay düzlemle kesiştiği çizgi


ufuklu

İlgili Kelimeler:

geniş ufuklu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ufku olan


ufuksuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ufku olmayan


ufuksuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ufulsuz olma durumu


uful
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yıldızın batması

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ölme


Lisan : Arapça ufūl

Telaffuz : ufu:lü

ufunet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Pis koku

Örnek:

1. Kokladığım bu havada devrin ufunetini hissediyorum.

1. Kokladığım bu havada devrin ufunetini hissediyorum.

2. İrin, cerahat


Lisan : Arapça ʿufūnet

Telaffuz : ufu:net

ufunetlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ufunetlendirmek işi


ufunetlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , eskimiş , eskimiş , -i , -i , eskimiş , eskimiş , İrinlenmesine neden olmak

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düzenini bozmak, illetli hâle getirmek

Örnek:

1. Nanıaziz! Mide şişiriyorsun, beslemiyorsun, bağırsak ufunetlendiriyorsun.

1. Nanıaziz! Mide şişiriyorsun, beslemiyorsun, bağırsak ufunetlendiriyorsun.


ufunetlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ufunetlenmek işi


ufunetlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , Yara irinlenmek


ufunetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde irin, cerahat olan


ufunetsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde irin, cerahat olmayan


üfürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üfürmek işi

Örnek:

1. Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı.

1. Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı.


üfürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Üflemek

2. Üfleyerek bulunduğu yerden uzaklaştırmak

Örnek:

1. Pencereden ince bir rüzgâr, güneş tozlarını tül perdelere üfürüyor.

1. Pencereden ince bir rüzgâr, güneş tozlarını tül perdelere üfürüyor.

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Esmek

Örnek:

1. Kapının altından rüzgâr üfürüyor.

1. Kapının altından rüzgâr üfürüyor.

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üfleyerek çalmak

5. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Abartarak konuşmak


üfürük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üfürülerek verilen soluk

2. Üfürükçülerin hastaların üstüne okuyarak üfürdükleri soluk


üfürükçü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Okuyup üfleyerek hastalıkları iyileştirdiğine inanılan kimse

Örnek:

1. Eskiden üfürükçüler vardı, isteyenleri yere yatırıp pestil gibi çiğnerlerdi.

1. Eskiden üfürükçüler vardı, isteyenleri yere yatırıp pestil gibi çiğnerlerdi.


üfürükçülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üfürükçünün işi


üfürüm
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalbin kanı damarlara pompalaması sırasında, zarında veya kapakçığında bulunan delik yüzünden ortaya çıkan normal dışı ses


üfürüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üfürme işi


Ugandalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uganda halkından olan kimse


Özel: Evet

uğra
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un


Telaffuz : u'ğra

uğrak

İlgili Kelimeler:

uğrak yeri, fırtına uğrağı, yol uğrağı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok uğranılan yer

Örnek:

1. Bingöl bugün de şahinlerin yaylağı, çobanın uğrağı ve Türk'ün sevgisidir.

1. Bingöl bugün de şahinlerin yaylağı, çobanın uğrağı ve Türk'ün sevgisidir.

2. Yol uğrağı

Örnek:

1. Yol boyundaki bütün uğraklarının aksine bu nahiyeye karşılanarak girmişlerdi.

1. Yol boyundaki bütün uğraklarının aksine bu nahiyeye karşılanarak girmişlerdi.