1. -le , -le , -le , -le , Bir iş üzerinde sürekli çalışmak
1. Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi.
1. Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi.
2. -e , -e , -e , -e , Bir işi başarmaya çalışmak, iş edinmek
1. İkisi barbut oynuyor, üçüncüsü, en küçükleri, bir çekirgeye sigara içirmeye uğraşıyordu.
1. İkisi barbut oynuyor, üçüncüsü, en küçükleri, bir çekirgeye sigara içirmeye uğraşıyordu.
3. Zamanını bir işe verme durumunda kalmak
4. Savaşmak
1. Düşmanlarla uğraşmak için sonuna kadar çalışmaya azmettik.
1. Düşmanlarla uğraşmak için sonuna kadar çalışmaya azmettik.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birine kötü davranmak
1. Aman, siz de hep beybabamla uğraşırsınız!
1. Aman, siz de hep beybabamla uğraşırsınız!