Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
uğratma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğratmak işi

Örnek:

1. Onu, ondan kendine kattıklarıyla köklü bir değişime uğratmayı amaçlıyor.

1. Onu, ondan kendine kattıklarıyla köklü bir değişime uğratmayı amaçlıyor.


uğratmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak

Örnek:

1. Öteki tabancayla o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı.

1. Öteki tabancayla o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı.

2. -den , -den , halk ağzında , halk ağzında , -den , -den , halk ağzında , halk ağzında , Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak


uğrayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğrayabilmek işi


uğrayabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Uğrama ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Siz benden vefalı çıktınız. Ben bir kerecik uğrayabildim size.

1. Siz benden vefalı çıktınız. Ben bir kerecik uğrayabildim size.


uğrayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğrama işi


uğru

İlgili Kelimeler:

gönül uğrusu, Samanuğrusu

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hırsız

Örnek:

1. Şehrin en korkunç uğruları, katilleri buradan dışarı çıkamaz.

1. Şehrin en korkunç uğruları, katilleri buradan dışarı çıkamaz.


uğrulama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğrulamak işi


uğrulamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , eskimiş , eskimiş , -i , -i , eskimiş , eskimiş , Hırsızlıkla ele geçirmek, çalmak, sirkat etmek


uğruluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğrunun yaptığı iş, hırsızlık, sirkat


üğrüm
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım, nütasyon


uğrun
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gizlice


uğrun uğrun
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gizli olarak

Örnek:

1. Seher yeli her yellerin başısın / Uğrun uğrun yâre selam taşırsın

1. Seher yeli her yellerin başısın / Uğrun uğrun yâre selam taşırsın


uğrunda
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Amacında, yolunda

Örnek:

1. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır

1. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır


uğrunda
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Önünde

Örnek:

1. Kışlanın uğrunda bir ufak mezar / Anama söylemen bağrını ezer

1. Kışlanın uğrunda bir ufak mezar / Anama söylemen bağrını ezer


uğul uğul
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Uğuldayarak

Örnek:

1. Şato, prenses ve uğul uğul deniz yok görünürde.

1. Şato, prenses ve uğul uğul deniz yok görünürde.


uğuldama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğuldamak işi

Örnek:

1. Onlardan öğrenir uğuldamayı / Gökleri gürleten sert fırtınalar

1. Onlardan öğrenir uğuldamayı / Gökleri gürleten sert fırtınalar


uğuldamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sürekli gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses çıkmak

Örnek:

1. Varlığımı kaplayan, haşmetle uğuldayan / O büyük yeisim için kâinatı dar gördüm

1. Varlığımı kaplayan, haşmetle uğuldayan / O büyük yeisim için kâinatı dar gördüm

2. Kişinin zaman zaman duyduğu rahatsız edici, boğuk ses


uğuldayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğuldama işi


uğultu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi

Örnek:

1. Arabalar kapı önündeki kaldırıma yanaşık park etmişler.

1. Arabalar kapı önündeki kaldırıma yanaşık park etmişler.

2. Zaman zaman duyulan rahatsız edici, boğuk ses


uğultulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uğultusu olan, uğultu çıkaran


uğultusuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uğultusu olmayan


uğultusuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğultusuz olma durumu


uğunma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğunmak işi


uğunmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Büyük bir üzüntü veya acıdan kıvranmak

2. Ağlaya ağlaya bayılmak

3. Soluğu tıkanmak

4. İsteksiz davranmak, savsaklamak

Örnek:

1. Gönülsüz yazıyorum. İstemediğim için, çevresinde dolanıp uğunuyorum.

1. Gönülsüz yazıyorum. İstemediğim için, çevresinde dolanıp uğunuyorum.


uğur
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ön veya yan

Örnek:

1. Evlerinin uğru bakla / Al beni koynunda sakla

1. Evlerinin uğru bakla / Al beni koynunda sakla