92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Yatay
1. Tezini, ufki ve genişliğine değil, bir burgunun açtığı delik gibi derinlemesine almıştır.
1. Tezini, ufki ve genişliğine değil, bir burgunun açtığı delik gibi derinlemesine almıştır.
Lisan : Arapça ufḳī
Telaffuz : ufki:
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İleriyi göremeyen, bakış açısı geniş olmayan (kimse)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İleriyi görebilen, bakış açısı geniş olan (kimse)
1. görüş alanını genişletmek, daha geniş, daha fazla bilgi ve görüş edinmek
1. isim , isim , isim , isim , Kaynak yapımında, metalleri kesme ve eritme işlemlerinde kullanılan, alev püskürten araç, hamlaç
2. Laboratuvarlarda yüksek ısı elde edilen araç, hamlaç
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Dudakları büzerek soluğu bir şey üzerine hızla vermek, üfürmek
1. İki senedir sigaralarının dumanlarını burnuma üflediği yetmemiş gibi şimdi de bana oyun etmeye kalkışıyor.
1. İki senedir sigaralarının dumanlarını burnuma üflediği yetmemiş gibi şimdi de bana oyun etmeye kalkışıyor.
2. -i , -i , -i , -i , Yanmakta olan bir şeyi söndürmek veya canlandırmak için soluk vermek
1. İdris, iskele başında salep güğümünün altındaki eleme kömürlerin küllerini üflüyor.
1. İdris, iskele başında salep güğümünün altındaki eleme kömürlerin küllerini üflüyor.
3. -i , -i , -i , -i , Nefesli çalgıları çalmak
1. Arkadaş çalgısını bir iki defa üfledikten sonra döndü.
1. Arkadaş çalgısını bir iki defa üfledikten sonra döndü.
üflemeli çalgılar, üflemeli sazlar
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üflenerek çalınan (çalgı), nefesli
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Üflemeli sazlar
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Üflenerek seslendirilen müzik araçları, üflemeli çalgılar, nefesli sazlar
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üfleme işi yapılmak
1. Çakır gözleri üflenmiş bir alev gibi parlıyordu.
1. Çakır gözleri üflenmiş bir alev gibi parlıyordu.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Üfleme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Üfleme becerisi bulunmak
3. Üfleme gücü bulunmak