ufuk çizgisi, ufku dar, ufku geniş
1. isim , isim , isim , isim , Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren
1. Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk.
1. Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk.
2. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, ihata
1. Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.
1. Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çevre, dolay
Lisan : Arapça ufḳ