Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ücretsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ücretsiz olma durumu


uçsuz

İlgili Kelimeler:

uçsuz bucaksız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ucu, sonu olmayan

Örnek:

1. Geçen günlerim bana dalgaları sayılmayan uçsuz bir deniz gibi göründü.

1. Geçen günlerim bana dalgaları sayılmayan uçsuz bir deniz gibi göründü.


uçsuz bucaksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonu görülmeyecek kadar geniş olan

Örnek:

1. Şehir, uzaktan bir dağın eteğinde uçsuz bucaksız bir bahçe gibi görünüyor.

1. Şehir, uzaktan bir dağın eteğinde uçsuz bucaksız bir bahçe gibi görünüyor.

2. Çok fazla, pek çok

Örnek:

1. Erkek aşkı öyle uçsuz bucaksızdır ki / Olmaz bunun sonuncusu veyahut ilki

1. Erkek aşkı öyle uçsuz bucaksızdır ki / Olmaz bunun sonuncusu veyahut ilki


uçtan uca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir baştan bir başa

Örnek:

1. Biz bu yolları uçtan uca yaylılarla birkaç defa aşmıştık.

1. Biz bu yolları uçtan uca yaylılarla birkaç defa aşmıştık.


üçtaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üç taşla oynanan bir tür çocuk oyunu


Telaffuz : ü'çtaş

üçteker
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İkisi arkada, biri önde üç tekerleği olan, çocukların düşmeden binmesi için yapılmış araç

2. Triportör


Telaffuz : ü'çteker

üçtelli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üç teli olan saz


Telaffuz : ü'çtelli

üçten dokuza
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İslam hukukuna göre kocanın üçerli aralıklarla üç kez `boş ol` sözünü tekrarlayıp boşanma konusundaki kararlılığını göstererek karısını boşaması


uçtuuçtu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birkaç kişi arasında oynanan ve uçmayan şeyleri de uçar gibi göstererek şaşırtma temeline dayanan bir çocuk oyunu


ucu (herhangi birine) dokunmak
Anlamı:

1. birine olumsuz etkisi veya zararı gelmek


ucu açık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sonucu belli olmayan


ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
Anlamı:

1. başı sonu olmamak

Örnek:

1. Ucu bucağı görünmeyen okyanusların karanlık dalgaları üzerinde avare yüzen bir çöp gibi yalnız.

1. Ucu bucağı görünmeyen okyanusların karanlık dalgaları üzerinde avare yüzen bir çöp gibi yalnız.


ucu bucağı yok (veya kayıp)
Anlamı:

1. başı sonu olmayan, sınırsız, sonsuz

Örnek:

1. Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu.

1. Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu.

2. Bir ucu yok, bucağı yok harabedeydim / Soğuk mehtap karanlığa kefen sarardı.

2. Bir ucu yok, bucağı yok harabedeydim / Soğuk mehtap karanlığa kefen sarardı.


ucu kapalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sonucu belli olan, seçenekleri bulunmayan


ucu ortası belli olmamak
Anlamı:

1. iş neresinden başlanacağı kestirilemez durumda olmak


ucu ucuna
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Ancak, en son kertede


ucube
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan

Örnek:

1. Bakımsızlıktan, pislikten yaralı bereli, karınları şiş, yüzleri sarı, sıska iki ucube hâlinde süründükten sonra ölmüşler.

1. Bakımsızlıktan, pislikten yaralı bereli, karınları şiş, yüzleri sarı, sıska iki ucube hâlinde süründükten sonra ölmüşler.


Lisan : Arapça uʿcūbe

Telaffuz : ucu:be

ucubik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok acayip, garip, uçuk kaçık


Lisan : Arapça uʿcūbe'den

uçuç böceği
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Uğur böceği


uçucu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uçma yeteneği veya özelliği olan

2. Düşük sıcaklıkta hızla buharlaşma özelliği olan

3. isim , isim , isim , isim , Pilot


uçuculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uçucu olma durumu


uçuk
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık


uçuk

İlgili Kelimeler:

uçuk kaçık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uçmuş, soluk

Örnek:

1. Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır.

1. Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır.

2. Açık (renk)

Örnek:

1. Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık.

1. Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık.

3. Hafif, belirsiz

Örnek:

1. Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız.

1. Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Abartılı, çok yüksek, çok fazla

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Deli dolu


uçuk kaçık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Deli dolu

Örnek:

1. Uçuk kaçık fikirleri de büyük ölçüde terk etti.

1. Uçuk kaçık fikirleri de büyük ölçüde terk etti.


uçuk kaçıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deli doluluk