Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
üçbudak
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İzmir'de üretilen bir tütün türü


Telaffuz : ü'çbudak

üççatal
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyük balıkları avlamak için kullanılan ucu üç çatallı zıpkın


Telaffuz : ü'ççatal

üççeyrek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çocuklar için yapılan keman


Telaffuz : ü'ççeyrek

üçe beşe bakmamak
Anlamı:

1. fiyat üzerinde küçük farkları önemsememek


üçer

İlgili Kelimeler:

üçer beşer

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üç sayısının üleştirme sayı sıfatı

Örnek:

1. Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler.

1. Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler.

2. Her defasında üçü bir arada olan, her birine üç


üçer beşer
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yaklaşık üçü, beşi bir arada olarak, küme küme

Örnek:

1. Gökte yıldızların üçer beşer eksilmeye başlamasından anlaşılıyordu sabahın yaklaştığı.

1. Gökte yıldızların üçer beşer eksilmeye başlamasından anlaşılıyordu sabahın yaklaştığı.


üçerli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üçer üçer sıralanmış

2. Her biri üç birimden oluşan

Örnek:

1. Üçerli kol hâlinde yürümek.

1. Üçerli kol hâlinde yürümek.


üçgen

İlgili Kelimeler:

üçgen piramit, üçgen prizma, çeşitkenar üçgen, dik üçgen, eşkenar üçgen, küresel üçgen, beyin üçgeni

Anlamı:

1. isim , isim , geometri , geometri , isim , isim , geometri , geometri , Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles

Örnek:

1. Tabanı otuz metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir.

1. Tabanı otuz metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu biçimde olan


Telaffuz : ü'çgen

üçgen piramit
Anlamı:

1. isim , isim , geometri , geometri , isim , isim , geometri , geometri , Tabanı üçgen olan piramit


üçgen prizma
Anlamı:

1. isim , isim , geometri , geometri , isim , isim , geometri , geometri , Tabanı üçgen olan prizma


üçgensel bölge
Anlamı:

1. isim , isim , geometri , geometri , isim , isim , geometri , geometri , Üçgenin sınırladığı düzlemsel bölge


üçgül
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir tür yonca


Telaffuz : ü'çgül

üçkâğıda bağlamak (veya getirmek)
Anlamı:

1. karşısındakini şaşırtarak aldatmak


üçkâğıt
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oynatıcının el çabukluğuyla yer değiştirip kapalı olarak bıraktığı, ikisi aynı, biri değişik üç iskambil kâğıdından değişik olanını bulmaya dayanan hileli oyun

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hile, düzen, dolap


üçkâğıtçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üçkâğıt oyunu oynatan kimse

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yalancı, dolandırıcı, hileci, düzenci kimse

Örnek:

1. Özellikle üçkâğıtçıları ve ispatlanmış suçlar işleyenleri aradı.

1. Özellikle üçkâğıtçıları ve ispatlanmış suçlar işleyenleri aradı.


üçkâğıtçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üçkâğıtçının işi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yalancılık, düzencilik, dolandırıcılık

Örnek:

1. Üçkâğıtçılıkla zengin olursun ama mutsuz, güçsüz, sevgisiz birisi olabilirsin.

1. Üçkâğıtçılıkla zengin olursun ama mutsuz, güçsüz, sevgisiz birisi olabilirsin.


üçkat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kumaş örgüsünde üç ipliğin bir iplik yerine kullanılması


uçkun
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım


uçkur
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ

Örnek:

1. O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu.

1. O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cinsel duygu veya ilişki

Örnek:

1. Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş.

1. Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş.


uçkurlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uçkuru olan

Örnek:

1. Hademeler, uzun uçkurlu donlarıyla sersemce durmuş bakıyorlar.

1. Hademeler, uzun uçkurlu donlarıyla sersemce durmuş bakıyorlar.


uçkurluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uçkur geçirilen katlanmış kenar

2. Bayrağın arka kenarında bulunan ve içinden ip geçirilip tutturulan beyaz bezden kenarlık

3. Uçkur geçirmeye yarayan çubuk


uçkursuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uçkuru olmayan


uçkuruna gevşek (veya düşkün) olmak
Anlamı:

1. cinsel isteklerin tutkunu olmak


uçkuruna sağlam olmak
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , cinsel isteklerin tutkunu olmamak, namuslu olmak


uçkurutan
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Turunçgillerden, özellikle limonlarda gelişerek dal uçlarının kurumasına yol açan ve birkaç yıl içinde ağacın ölmesine sebep olan bir tür mantar


Telaffuz : u'çkurutan