92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tutuşma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Büyük anıtlar bakımsızlıktan yıkılabilir, ormanlar tutuşabilir.
1. Büyük anıtlar bakımsızlıktan yıkılabilir, ormanlar tutuşabilir.
1. -e , -e , -e , -e , Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak
2. Bir işe başlamak, girişmek
1. İki ordu bir harbe daha tutuştular.
1. İki ordu bir harbe daha tutuştular.
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yanmaya başlamak, ateş almak
1. Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu.
1. Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu.
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kızarmak, kızıllaşmak
1. Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri
1. Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri
5. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Telaşlanmak
1. -i , -i , -i , -i , Tutuşturma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. İçindeki aşağılık kompleksinin fitilini tutuşturabilirim tipimle.
1. İçindeki aşağılık kompleksinin fitilini tutuşturabilirim tipimle.
2. Tutuşturma gücü bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Tutuşmalarını veya tutuşmasını sağlamak
1. Mutfakta maltız zaten yanmaktadır, anne iki gözlü ocağı da tutuşturuyor.
1. Mutfakta maltız zaten yanmaktadır, anne iki gözlü ocağı da tutuşturuyor.
2. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Karşısındakinin isteyip istemediğini düşünmeksizin ansızın vermek
1. Kadın mutfaktan alıp geldiği fileyi erkeğin eline tutuşturdu.
1. Kadın mutfaktan alıp geldiği fileyi erkeğin eline tutuşturdu.
3. mecaz , mecaz , -de , -de , mecaz , mecaz , -de , -de , Coşturmak, çok heyecanlandırmak
1. Saz sesleri ... eski hislerimizin küllerini savurur, gizli ateşlerini üfler ve içimizde tekrar tutuştururdu.
1. Saz sesleri ... eski hislerimizin küllerini savurur, gizli ateşlerini üfler ve içimizde tekrar tutuştururdu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak tutuşmak
Telaffuz : tutuşu'vermek
1. bir taşınmazı borcun ödeneceğine güvence olarak ödenince geri alınmak şartıyla borçlu alacaklıya vermek, ipotek vermek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Çinko
2. Sürme
Lisan : Arapça tūtiyā
Telaffuz : tu'tya
1. isim , isim , isim , isim , Tuva Türkçesi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu Türkçeyle yazılmış olan
Özel: Evet
1. isim , isim , isim , isim , Üzerine resim yapılan, gerdirilmiş keten, kenevir veya pamuklu kaba kumaş
2. Bu kumaşın üzerine yapılmış tablo
Lisan : Fransızca toile
tuvalet ispirtosu, tuvalet kâğıdı, tuvalet masası, tuvalet sabunu, tuvalet takımı, alafranga tuvalet, alaturka tuvalet
1. isim , isim , isim , isim , İnsanın dışkısıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, aralık, ayakyolu, yüznumara, hacet yeri, hela, kenef, memişhane, kademhane
1. Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz.
1. Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz.
2. Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi
1. Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim.
1. Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim.
3. Gece kıyafeti
1. Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet.
1. Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet.
4. Vücut temizliği ve bakımı için gereken nesne
5. Sidik veya dışkı
Lisan : Fransızca toilette
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Hekimlikte, temizlik amacıyla kullanılan binde 966'sı saf, geri kalanı su olan ispirto
1. isim , isim , isim , isim , Tuvalette temizlenmek için kullanılan, özel olarak hazırlanmış ince kâğıt
1. isim , isim , isim , isim , Kadınların süslenmek, taranmak, makyaj yapmak amacıyla kullandıkları aynalı bir masa türü
1. isim , isim , isim , isim , Tuvalet veya makyaj malzemeleri bulunan çanta veya kutu