tutuşturmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tutuşmalarını veya tutuşmasını sağlamak

Örnek:

1. Mutfakta maltız zaten yanmaktadır, anne iki gözlü ocağı da tutuşturuyor.

1. Mutfakta maltız zaten yanmaktadır, anne iki gözlü ocağı da tutuşturuyor.

2. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Karşısındakinin isteyip istemediğini düşünmeksizin ansızın vermek

Örnek:

1. Kadın mutfaktan alıp geldiği fileyi erkeğin eline tutuşturdu.

1. Kadın mutfaktan alıp geldiği fileyi erkeğin eline tutuşturdu.

3. mecaz , mecaz , -de , -de , mecaz , mecaz , -de , -de , Coşturmak, çok heyecanlandırmak

Örnek:

1. Saz sesleri ... eski hislerimizin küllerini savurur, gizli ateşlerini üfler ve içimizde tekrar tutuştururdu.

1. Saz sesleri ... eski hislerimizin küllerini savurur, gizli ateşlerini üfler ve içimizde tekrar tutuştururdu.