92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , Kaçmak
1. Bir bahane icadıyla şuradan beş on gün için tüyemez miyiz?
1. Bir bahane icadıyla şuradan beş on gün için tüyemez miyiz?
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir konuda verilen gizli bilgi
2. Sınavda başkasından yardım görme veya bir kaynaktan yararlanma, kopya
3. spor , spor , spor , spor , Yarış öncesinde belirlenen veya tahmin edilen yarışmacı hakkında verilen gizli bilgi
Lisan : Fransızca tuyau
Telaffuz : tü'yo
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tüyü olmayan
1. Tüysüz kollarında bir adale hareketi görülüyordu.
1. Tüysüz kollarında bir adale hareketi görülüyordu.
2. Henüz bıyığı, sakalı çıkmamış
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acemi
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Tenise benzeyen ve bir tür tüylü topla oynanan oyun
Telaffuz : tü'ytop
1. sıfat , sıfat , alay yollu , alay yollu , sıfat , sıfat , alay yollu , alay yollu , Sarışın veya saçı sakalı seyrek (kimse)
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Mâni biçiminde aruzla yazılmış manzume
tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı, tuz ruhu, tuzu kuru, iyotlu tuz, bakır tuzu, bulaşık makinesi tuzu, İngiliz tuzu, kaya tuzu, limon tuzu, sofra tuzu
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde
2. Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan birleşim, sodyum klorür (NaCl)
1. cam türünden şeyleri onarılmayacak biçimde kırmak, paramparça etmek
1. Kaldırdığı gibi pekmez çömleğini vurmuş yere, tuz buz etmiş.
1. Kaldırdığı gibi pekmez çömleğini vurmuş yere, tuz buz etmiş.
1. cam türünden şeyler onarılamayacak biçimde kırılmak, dağılmak, paramparça olmak
1. Küçük votka kadehleri, mermi ıslıklarıyla aynalara çarpıp tuzla buz oluyorlar.
1. Küçük votka kadehleri, mermi ıslıklarıyla aynalara çarpıp tuzla buz oluyorlar.
2. Mermere düşen sırça gibi tuz buz oldu.
2. Mermere düşen sırça gibi tuz buz oldu.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İyilikbilmez
1. Böyle mübarek bir gecede bu tuz ekmek düşmanının, velinimetinin evinde yaptığı hırsızlık besbelli dokunmuştu.
1. Böyle mübarek bir gecede bu tuz ekmek düşmanının, velinimetinin evinde yaptığı hırsızlık besbelli dokunmuştu.
1. isim , isim , isim , isim , Birinin ekmek yedirip iyilik ettiği kimse üzerindeki manevi hakkı
1. birileri tarafından hazırlanan kötü bir duruma uğramak, oyuna gelmek
1. Sana bir tuzak kursak sen o tuzağa düşmezsin ey oğul!
1. Sana bir tuzak kursak sen o tuzağa düşmezsin ey oğul!
bubi tuzağı
1. isim , isim , isim , isim , Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzenek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo
1. Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti.
1. Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti.
1. bir şeyi yakalamak için düzenek hazırlamak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için düzen hazırlamak, komplo kurmak
1. Ne yaman esiyor Şad'ın sazağı / Kahpe felek bize kurdu tuzağı
1. Ne yaman esiyor Şad'ın sazağı / Kahpe felek bize kurdu tuzağı