Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tutuklu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , Kanun yoluyla hürriyetlerinden alıkonularak bir yere kapatılan (kimse), tutuk, mevkuf

Örnek:

1. Bir hafta süreyle durmaksızın işkence ettiği tutuklusunun yüzüne bile bakmamıştı.

1. Bir hafta süreyle durmaksızın işkence ettiği tutuklusunun yüzüne bile bakmamıştı.


tutukluk

İlgili Kelimeler:

dili tutukluk, dil tutukluğu, kas tutukluğu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuk olma durumu, konuşma korkusu

Örnek:

1. Ama bizde bir tutukluk vardı, ses birliğini kuramıyorduk bir türlü.

1. Ama bizde bir tutukluk vardı, ses birliğini kuramıyorduk bir türlü.

2. Düzgün işlememe durumu


tutukluk yapmak
Anlamı:

1. silah çalışmaz olmak

2. aksamak, doğru dürüst veya istenen ölçüde gitmemek

Örnek:

1. En çok da kaleminin hiç tutukluk yapmamasına seviniyordum.

1. En çok da kaleminin hiç tutukluk yapmamasına seviniyordum.


tutukluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuklu olma durumu, mevkufluk, mevkufiyet


tutuksuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , Tutuklanmadan yargılanan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tutuklanmadan


tutuksuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuksuz olma durumu


tutulabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutulabilmek işi


tutulabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tutulma ihtimali veya imkânı bulunmak


tutulga
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutanak


tutulma

İlgili Kelimeler:

Ay tutulması, gün tutulması, Güneş tutulması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutulmak işi

2. Halk tarafından sevilme, ünlü olma, iyi tanınma, popülarite

3. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Bir gök cisminin, araya başka bir cismin girmesiyle bütününün veya bir bölümünün görünmez duruma gelmesi olayı


tutulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak

Örnek:

1. Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu.

1. Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu.

2. Ay ve Güneş, tutulma olayına uğramak

3. Ünlü olmak, meşhur olmak

4. Tutuk duruma gelmek

5. Kapatılmak, sarılmak

Örnek:

1. Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler.

1. Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler.

6. Bir organ veya bir şey hareket edemez olmak

Örnek:

1. Barba Manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı.

1. Barba Manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı.

7. -e , -e , -e , -e , Birine tutkun olmak, sevmek

8. -e , -e , -e , -e , Yakalanmak

Örnek:

1. Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu.

1. Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu.

9. spor , spor , spor , spor , Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak


tutulmaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yakalanmaz, ele avuca gelmez


tutulmazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutulmaz olma durumu


tutulmuş

İlgili Kelimeler:

tutulmuş para

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Engellenmiş

2. Ele geçirilmiş


tutulmuş para
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Kontrol altına alınmış para, bloke para


tutulmuşluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutulmuş olma durumu


tutulu

İlgili Kelimeler:

tutulu satış

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tutulmuş

Örnek:

1. Bizim takımda bütün yerler evvelden tutulu idi.

1. Bizim takımda bütün yerler evvelden tutulu idi.

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Tutu olarak alınmış, ipotekli


tutulu satış
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir taşınmazın ipotek edilmek suretiyle uzun vadeli krediyle satın alınması, tutsat


tutulum
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Bir yıl boyunca Güneş'in gök küresi üzerinde çizdiği çemberin sınırladığı daire, ekliptik


tutuluş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutulma işi

Örnek:

1. Benim tiyatroya tutuluşum gibi, yaşamaya tutulmuş bütün o kadınların hayatlarındaki saygınlığı gördüm.

1. Benim tiyatroya tutuluşum gibi, yaşamaya tutulmuş bütün o kadınların hayatlarındaki saygınlığı gördüm.


tutuluverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuluvermek işi


tutuluvermek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak tutulmak


Telaffuz : tutulu'vermek

tutum
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutulan yol, tavır

Örnek:

1. Dil bir bakış, görmede bir tutum, belli bir algılama biçimidir.

1. Dil bir bakış, görmede bir tutum, belli bir algılama biçimidir.

2. Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare, idareli tüketme, iktisat, tasarruf, ekonomi


tutumlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşırı harcamalardan kaçınan, idareli, muktesit

Örnek:

1. Ayşe hesabını kitabını bilir, tutumlu bir ev kadınıydı.

1. Ayşe hesabını kitabını bilir, tutumlu bir ev kadınıydı.


tutumluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutumlu olma durumu