tutuşmak

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak

2. Bir işe başlamak, girişmek

Örnek:

1. İki ordu bir harbe daha tutuştular.

1. İki ordu bir harbe daha tutuştular.

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yanmaya başlamak, ateş almak

Örnek:

1. Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu.

1. Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu.

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kızarmak, kızıllaşmak

Örnek:

1. Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri

1. Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri

5. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Telaşlanmak