1. -e , -e , -e , -e , Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak
2. Bir işe başlamak, girişmek
1. İki ordu bir harbe daha tutuştular.
1. İki ordu bir harbe daha tutuştular.
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yanmaya başlamak, ateş almak
1. Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu.
1. Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu.
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kızarmak, kızıllaşmak
1. Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri
1. Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri
5. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Telaşlanmak