Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tenvirat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Aydınlatma


Lisan : Arapça tenvīrāt

Telaffuz : tenvi:ra:tı

tenya

İlgili Kelimeler:

sığır tenyası

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Şerit


Lisan : Fransızca ténia

Telaffuz : te'nya

tenzih
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Arılama, kusur kondurmama

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Allah'ın bütün kusurlardan uzak olduğuna inanma


Lisan : Arapça tenzīh

Telaffuz : tenzi:hi

tenzih etmek
Anlamı:

1. kusurlu ve kabahatli olmadığını, kötü vasıflardan soyutlandırıldığını, dışında tutulduğunu bildirmek


tenzil

İlgili Kelimeler:

tenzilirütbe

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İndirme, azaltma, çıkartma

2. Aşağılama


Lisan : Arapça tenzīl

Telaffuz : tenzi:li

tenzil etmek
Anlamı:

1. indirmek

2. aşağılatmak


tenzilat
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , İndirim


Lisan : Arapça tenzīlāt

Telaffuz : tenzi:la:tı, l ince okunur

tenzilat yapmak
Anlamı:

1. indirim yapmak


tenzilatlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İndirimli

Örnek:

1. Tenzilatlı satışlar başladı.

1. Tenzilatlı satışlar başladı.


tenzilatsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İndirimsiz


tenzilirütbe
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Rütbe indirimi


Lisan : Arapça tenzīl + rutbe

Telaffuz : tenzi:lirütbe

teogoni
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrıların meydana gelişi hakkında bilgi


Lisan : Fransızca théogonie

teokrasi
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Siyasi iktidarın, Tanrı'nın temsilcileri olduklarına inanılan din adamlarının elinde bulunduğu toplumsal, siyasi düzen, din erki


Lisan : Fransızca théocratie

teokrat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Teokrasiye dayanan iktidar sahibi kimse


Lisan : Fransızca théocrate

teokratik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Teokrasiye dayanan


Lisan : Fransızca théocratique

teolog
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrı bilimci


Lisan : Fransızca théologue

Telaffuz : l ince okunur

teoloji
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrı bilimi


Lisan : Fransızca théologie

Telaffuz : l ince okunur

teolojik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tanrı bilimiyle ilgili


Lisan : Fransızca théologique

Telaffuz : l ince okunur

teorem
Anlamı:

1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Kanıtlanabilen bilimsel önerme

2. Mantıksal usa vurma ile kanıtlanan önermenin veya özelliğin bildirimi


Lisan : Fransızca théorème

teori

İlgili Kelimeler:

komplo teorisi, Güneş Dil Teorisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuram

Örnek:

1. Alışılmış kalıpların çok dışında yeni fikir akımları, modern teoriler konuşulurdu o dünyada.

1. Alışılmış kalıpların çok dışında yeni fikir akımları, modern teoriler konuşulurdu o dünyada.


Lisan : Fransızca théorie

teorik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuramsal

Örnek:

1. Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz.

1. Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz.


Lisan : Fransızca théorique

teorisyen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuramcı


Lisan : Fransızca théoricien

teorisyenlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuramcılık


tepe

İlgili Kelimeler:

tepe açısı, tepe aşağı, tepebaşı, Tepebaşı, tepe camı, tepegöz, tepegözler, tepe lambası, tepetakla, tepe tomurcuğu, tepeüstü, tepe üstü, tepeden ayağa, tepeden inme, tepeden tırnağa, ada tepe, dere tepe, tanık tepe, dalga tepesi, hacet tepesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin en üstteki bölümü

Örnek:

1. Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz.

1. Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz.

2. Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası

Örnek:

1. Ekşisu'da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi.

1. Ekşisu'da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi.

3. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Birinin yanı başı, baş ucu

Örnek:

1. Tepemde durup canımı sıktı.

1. Tepemde durup canımı sıktı.

4. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü

Örnek:

1. Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor.

1. Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor.

5. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi

Örnek:

1. Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti.

1. Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti.

6. matematik , matematik , matematik , matematik , Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri

7. matematik , matematik , matematik , matematik , İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası

8. matematik , matematik , matematik , matematik , Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri


tepe açısı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Eksenden dikey kesitte yumuşakça çenetlerinin uç kısmında oluşan açı