Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tenezzül
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme

2. Alçak gönüllü gösterme


Lisan : Arapça tenezzul

tenezzül etmek
Anlamı:

1. alçak gönüllülük göstermek

Örnek:

1. O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç.

1. O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç.

2. kendi durumuna, düzeyine aykırı düşen bir şeyi veya işi kabul etmek

Örnek:

1. Bu yüzden teşkilatı kendi çıkarları için kullanmaya tenezzül etmedi.

1. Bu yüzden teşkilatı kendi çıkarları için kullanmaya tenezzül etmedi.

3. herhangi bir şeyi yapmaya istekli olmamak

Örnek:

1. Kanuni hakkımı bile kullanmaya tenezzül etmiyorum.

1. Kanuni hakkımı bile kullanmaya tenezzül etmiyorum.


tenge
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kazakistan'ın para birimi


tenha
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Issız

2. Kalabalık olmayan

Örnek:

1. Dükkânın önü gene kalabalıkça idi ama içi tenhaydı.

1. Dükkânın önü gene kalabalıkça idi ama içi tenhaydı.

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yalnız, tek


Lisan : Farsça tenhā

Telaffuz : tenha:

tenha kalmak
Anlamı:

1. ıssızlaşmak

Örnek:

1. Onlar gittikten sonra her yer tenha kaldı.

1. Onlar gittikten sonra her yer tenha kaldı.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , yalnız kalmak


tenhaca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalabalık olmayan

Örnek:

1. Karar, o akşam için şehrin tenhaca, sakin bir lokantası kiralanarak sofrada verildi.

1. Karar, o akşam için şehrin tenhaca, sakin bir lokantası kiralanarak sofrada verildi.


Telaffuz : tenha:ca

tenhalaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tenhalaşmak işi


tenhalaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yalnız kalmak

2. Tenha duruma gelmek, boşalmak, ıssızlaşmak

Örnek:

1. Akşam satıcılarının melankolik sesleri, tenhalaşan mahalle aralarında inliyor.

1. Akşam satıcılarının melankolik sesleri, tenhalaşan mahalle aralarında inliyor.


tenhalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tenha olma durumu

Örnek:

1. Kopup gelen akınlar ve göçler yarımadayı bu tenhalık içinde bulmuşlardır.

1. Kopup gelen akınlar ve göçler yarımadayı bu tenhalık içinde bulmuşlardır.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boş ve ıssız (yer)

Örnek:

1. Tenhalık bir yer.

1. Tenhalık bir yer.


tenis

İlgili Kelimeler:

tenis kortu, tenis sahası, ayak tenisi, futbol tenisi, masa tenisi

Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Ağla ortasından ikiye bölünen bir alanda tek veya çift oyuncuların raketle karşılıklı vurdukları, çeldikleri topu, belli kurallara göre, karşılanamayacak biçimde birbirlerinin alanına düşürerek sayı kazanmaları esasına dayanan oyun, alan topu

Örnek:

1. Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor.

1. Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor.


Lisan : Fransızca tennis

tenis kortu
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Kort

Örnek:

1. Futbol sahasının karşısında, sağ tarafta yüksek tel örgüyle çevrilmiş iki tenis kortu bulunuyordu.

1. Futbol sahasının karşısında, sağ tarafta yüksek tel örgüyle çevrilmiş iki tenis kortu bulunuyordu.


tenis sahası
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Kort


tenisçi

İlgili Kelimeler:

tenisçi dirseği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tenis oynayan kimse


tenisçi dirseği
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bileğin zorlanarak dışa bükülmesiyle oluşan, dirseğin ağrılı yangısı


tenisçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tenisçi olma durumu


tenkidî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Eleştirmeli, eleştirili


Lisan : Arapça tenḳīdī

Telaffuz : tenki:di:

tenkil
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Uzaklaştırma

2. Herkese örnek olacak bir ceza verme

3. Düşman veya zararlı kimseleri topluca ortadan kaldırma


Lisan : Arapça tenḳīl

Telaffuz : tenki:li

tenkil etmek
Anlamı:

1. düşman veya zararlı kimseleri topluca ortadan kaldırmak

Örnek:

1. Nice kendi hâlinde insanları, dağ başlarında eşkıya tenkil eder gibi öldürttü.

1. Nice kendi hâlinde insanları, dağ başlarında eşkıya tenkil eder gibi öldürttü.


tenkis
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Azaltma, eksiltme


Lisan : Arapça tenḳīṣ

Telaffuz : tenki:si

tenkis etmek
Anlamı:

1. azaltmak, eksiltmek

Örnek:

1. Şu hâlde kadroları niye tenkis etmiyoruz?

1. Şu hâlde kadroları niye tenkis etmiyoruz?


tenkisat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Azaltmalar, eksiltmeler

Örnek:

1. Elçilik kadrolarında tenkisat yapılacağından söz ediliyor.

1. Elçilik kadrolarında tenkisat yapılacağından söz ediliyor.


Lisan : Arapça tenḳīṣāt

Telaffuz : tenki:sa:tı

tenkit
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Noktalama


Lisan : Arapça tenḳīṭ

Telaffuz : tenki:ti

tenkit
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eleştirme, eleştiri

Örnek:

1. Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!

1. Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Eleştiri


Lisan : Arapça tenḳīd

tenkit etmek
Anlamı:

1. eleştirmek

Örnek:

1. Bir kitabı tenkit edebilmek için ilk şart, o kitabı başından sonuna kadar okumaktır.

1. Bir kitabı tenkit edebilmek için ilk şart, o kitabı başından sonuna kadar okumaktır.


tenkitçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eleştirmen

Örnek:

1. O, boks ve güreş tenkitçisi olmak yerine sanat ve edebiyat münekkidi olsaydı, büyük bir boşluğu doldurabilirdi.

1. O, boks ve güreş tenkitçisi olmak yerine sanat ve edebiyat münekkidi olsaydı, büyük bir boşluğu doldurabilirdi.