Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tepe aşağı
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Baş aşağı


tepe camı
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Tavanda veya tavana yakın yerde, tepeye yakın bulunan camlı pencere


tepe lambası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cankurtaran, itfaiye gibi trafikte geçiş üstünlüğüne sahip araçların ve kurtarıcı gibi yardımcı araçların üzerinde bulunan, aralıklarla renkli ışık yayan lamba

Örnek:

1. İtfaiye kırmızı tepe lambası kullanır.

1. İtfaiye kırmızı tepe lambası kullanır.


tepe tepe kullanmak
Anlamı:

1. sağlamlığına güvenilen şeyleri yıpranacağını düşünmeden, esirgemeden, sakınmadan hoyratça kullanmak


Ön Takı : (birini veya bir şeyi)

tepe tomurcuğu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dalların ucunda bulunup o dalların uzamalarını sağlayan tomurcuk


tepe üstü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Trafikte karşı yoldan gelen aracın görülmediği en yüksek nokta

2. Bir tepenin zirvesi


tepebaşı
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Siyah pullarla işlenmiş kumaş veya giysi


Telaffuz : tepe'başı

Tepebaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskişehir iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : tepe'başı

tepebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tepebilmek işi


tepebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tepme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Tepme gücü bulunmak


tepecik
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Yerden yükseklikleri çok az olan tepeler

2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Çiçek tozunun konmasına yarayan, çiçeklerde dişi organların ucu


tepeden ayağa
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Tepeden tırnağa

Örnek:

1. Genç şair ile hanım ilk anlarda birbirlerini tepeden ayağa süzgeçten geçirdiler.

1. Genç şair ile hanım ilk anlarda birbirlerini tepeden ayağa süzgeçten geçirdiler.


tepeden bakmak
Anlamı:

1. küçümsemek

Örnek:

1. Bilakis amele olmayanlara karşı tepeden bakar, onları bir ağacın üstündeki mantarlar gibi görür.

1. Bilakis amele olmayanlara karşı tepeden bakar, onları bir ağacın üstündeki mantarlar gibi görür.


Ön Takı : (birine)

tepeden inme
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Beklenmedik, şaşırtıcı

Örnek:

1. Bir kandil gecesi Gülsüm, aşırılmış birkaç kandil çöreği ile akide şekerlerini bahçeye yerleştirirken tepeden inme bir baskına uğradı.

1. Bir kandil gecesi Gülsüm, aşırılmış birkaç kandil çöreği ile akide şekerlerini bahçeye yerleştirirken tepeden inme bir baskına uğradı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yüksek bir makamdan çıkan (buyruk)

3. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Serpme


tepeden inmeci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tepeden inme taraftarı, jakoben


tepeden inmecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Egemen güçlerin, toplumun çıkarına birtakım görüşleri, uygulamaları topluma benimsetmesine dayanan akım, jakobenizm


tepeden tırnağa
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Bütünüyle

Örnek:

1. Her gün tepeden tırnağa kasabada kim varsa çekiştiriliyordu.

1. Her gün tepeden tırnağa kasabada kim varsa çekiştiriliyordu.

2. Baştan aşağı, her yanıyla, tepeden ayağa

Örnek:

1. Kadın tepeden tırnağa kin kesildi, hınç kesildi.

1. Kadın tepeden tırnağa kin kesildi, hınç kesildi.


tepeden tırnağa süzmek
Anlamı:

1. herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak

Örnek:

1. Çocuk, onu tepeden tırnağa şöyle bir süzüp üstü peçeteyle örtülü bir tabak uzattı.

1. Çocuk, onu tepeden tırnağa şöyle bir süzüp üstü peçeteyle örtülü bir tabak uzattı.


tepegöz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derslerde, konferanslarda asetat üzerine yazılan yazıyı veya grafiği kuvvetli bir ışık kaynağı aracılığıyla perdeye yansıtan optik araç

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dar alınlı, gözleri saçlarının bittiği yere çok yakın görünen (kimse)

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dikkatsizce, sağa sola çarparak yürüyen (kimse)

4. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Medine kurdunun ara konakçısı, tepegözlerin örnek türü olan küçük kabuklu (Cyclops strenuus)


tepegözler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Birçok türü, önemli solucan türlerine ara konakçılık eden, duyargaları tek kollu, beşinci çift ayakları körelmiş kabuklular familyası


tepeleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tepelemek işi

Örnek:

1. Ertesi gün öğle vakti, Menderes köprüsündeki köpekleri tepelemeye ant içtik.

1. Ertesi gün öğle vakti, Menderes köprüsündeki köpekleri tepelemeye ant içtik.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tepe biçimi verecek veya kenarlarından taşacak kadar, tepelemesine

Örnek:

1. İşte Ruhsar! Orada tepeleme yığılmış kitapların yanı başında duruyor.

1. İşte Ruhsar! Orada tepeleme yığılmış kitapların yanı başında duruyor.


tepelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ayakları altında ezmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bozguna uğratmak, hırpalamak

Örnek:

1. Sen ona ilişirsen ben de seni tepelerim.

1. Sen ona ilişirsen ben de seni tepelerim.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kıyasıya dövmek

4. argo , argo , argo , argo , Öldürmek

Örnek:

1. Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi.

1. Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi.


tepelemesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tepeleme

Örnek:

1. Testiyi dizine dayayıp eğdi, maşrapayı tepelemesine doldurdu.

1. Testiyi dizine dayayıp eğdi, maşrapayı tepelemesine doldurdu.


tepelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tepelenmek işi


tepelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tepeleme işi yapılmak