tenezzül etmek

Anlamı:

1. alçak gönüllülük göstermek

Örnek:

1. O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç.

1. O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç.

2. kendi durumuna, düzeyine aykırı düşen bir şeyi veya işi kabul etmek

Örnek:

1. Bu yüzden teşkilatı kendi çıkarları için kullanmaya tenezzül etmedi.

1. Bu yüzden teşkilatı kendi çıkarları için kullanmaya tenezzül etmedi.

3. herhangi bir şeyi yapmaya istekli olmamak

Örnek:

1. Kanuni hakkımı bile kullanmaya tenezzül etmiyorum.

1. Kanuni hakkımı bile kullanmaya tenezzül etmiyorum.