1. alçak gönüllülük göstermek
1. O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç.
1. O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç.
2. kendi durumuna, düzeyine aykırı düşen bir şeyi veya işi kabul etmek
1. Bu yüzden teşkilatı kendi çıkarları için kullanmaya tenezzül etmedi.
1. Bu yüzden teşkilatı kendi çıkarları için kullanmaya tenezzül etmedi.
3. herhangi bir şeyi yapmaya istekli olmamak
1. Kanuni hakkımı bile kullanmaya tenezzül etmiyorum.
1. Kanuni hakkımı bile kullanmaya tenezzül etmiyorum.