92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon
Lisan : Fransızca tender
Telaffuz : te'nder
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kiriş
Lisan : Fransızca tendon
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Dinç, sağlam
1. Er ve subay o kadar güzel giyinmiş, o kadar tendürüst idi ki parmağımız ağzımızda kaldı.
1. Er ve subay o kadar güzel giyinmiş, o kadar tendürüst idi ki parmağımız ağzımızda kaldı.
Lisan : Farsça ten + durust
teneffüshane, teneffüs zili, suni teneffüs
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Solunum
2. Temiz hava almak, dinlenmek için verilen ara
1. Artık boyuna dua ediyorum, teneffüs zamanı gelse de çocuklar bahçeye çıksa ve cıvıltı başlasa diye.
1. Artık boyuna dua ediyorum, teneffüs zamanı gelse de çocuklar bahçeye çıksa ve cıvıltı başlasa diye.
Lisan : Arapça teneffus
1. soluk almak
1. Sanki teneffüs ettiği havayı kollayan bir tilki gibi tetikte, sihirli ve hamarat görünürdü.
1. Sanki teneffüs ettiği havayı kollayan bir tilki gibi tetikte, sihirli ve hamarat görünürdü.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Genellikle okullarda, ders aralarında dinlenmek için öğrencilerin çıktığı salon veya bahçe
1. Gezintilerini ve jimnastiğini üstü örtülü teneffüshanede yapıyordu.
1. Gezintilerini ve jimnastiğini üstü örtülü teneffüshanede yapıyordu.
Lisan : Arapça teneffus + Farsça ḫāne
Telaffuz : teneffüsha:ne
teneke caz, teneke mahallesi, çöp tenekesi
1. isim , isim , isim , isim , Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac
1. Uyuyanı uyandırmak için ondan yana teneke parçaları atıp gürültü çıkartırlardı.
1. Uyuyanı uyandırmak için ondan yana teneke parçaları atıp gürültü çıkartırlardı.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu sacdan yapılmış
1. Heybeden çıkardığı kulpu kopuk küçük bir teneke maşrapa ile su getirdi.
1. Heybeden çıkardığı kulpu kopuk küçük bir teneke maşrapa ile su getirdi.
3. Bu sacdan yapılan, yaklaşık yirmi litre hacmindeki kap
1. Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kadar taşımaya karar verdi.
1. Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kadar taşımaya karar verdi.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kabın aldığı miktarda olan
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kötü çalan orkestra veya müzik topluluğu
1. isim , isim , isim , isim , Damlarının çoğu teneke kaplı, derme çatma evlerden oluşan mahalle
1. isim , isim , isim , isim , Tenekeden kap ve öteberi yapan, tenekeden yapılmış malzemeyi onaran kimse
teneşir horozu, teneşir kargası, teneşir tahtası
1. isim , isim , isim , isim , Üzerinde ölü yıkanan ayaklı tahta, salacak, teneşir tahtası
1. Ben bu duvara dayalı şeyin teneşir olduğunu bilmiyordum.
1. Ben bu duvara dayalı şeyin teneşir olduğunu bilmiyordum.
Lisan : Farsça tenşūr
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çok zayıf kimse, teneşir kargası
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Teneşir horozu
1. yaşarken kirli işlere bulaşan kimseler için tek çıkar yol ölüm olmak
1. Pis herif, o huyundan vazgeçmez. Onu ancak teneşir paklayacak.
1. Pis herif, o huyundan vazgeçmez. Onu ancak teneşir paklayacak.
1. isim , isim , isim , isim , Cami avlularında teneşir ve tabut konulan yer
2. Teneşir yapmaya yarayan tahta
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kötü huyunu ölünceye kadar sürdüren (kimse)
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ölmek üzere olan (hasta)
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çeşitlilik
Lisan : Arapça tenevvuʿ
Telaffuz : tenevvü:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Aydınlanma
Lisan : Arapça tenevvur
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gezinti
Lisan : Arapça tenezzuh